Hünalikel velayetü lillahil hakk hüve hayrun sevabev ve hayrun ıkba
Hunâlikel velâyetu lillâhil hakk(hakkı), huve hayrun sevâben ve hayrun ukbâ(ukben).
A. GÖLPINARLI :
İşte bu makamda yardım ve nusret, ancak Allah´ındır ve ona itâat, hem mükâfat bakımından daha hayılıdır, hem son bakımından daha hayırlı.
ADEM UĞUR :
İşte burada yardım ve dostluk, Hak olan Allah´a mahsustur. Mükâfatı en iyi olan O, en güzel âkıbeti veren yine O´dur.
ALİ FIKRİ YAVUZ :
İşte bu halde, yardım ve hâkimiyyet, hak olan Allah’a mahsustur. O, mükâfatça da hayırlıdır, âkıbetçe de hayırlıdır.
BEKİR SADAK :
Iste burada kudret ve hakimiyet, varligi gercek olan Allah´indir. Mukafatlandirma bakimindan hayirli olan da, sonuclandirma yonunden hayirli olan da O´dur. *
CELAL YILDIRIM :
İşte burada sâhiblilik, kuvvet ve yardım Hakk olan Allah´a aittir. O sevabca da, cezaca da (en âdil) en hayırlıdır.
DİYANET :
İşte bu durumda velayet (himaye ve koruyuculuk) yalnızca hak olan Allah’a mahsustur. O’nun mükâfatı da daha hayırlıdır, vereceği sonuç da daha hayırlıdır.
DİYANET VAKFI :
İşte burada yardım ve dostluk, Hak olan Allah´a mahsustur. Mükâfatı en iyi olan O, en güzel âkıbeti veren yine O´dur.
DİYANET İSLERİ :
İşte burada kudret ve hakimiyet, varlığı gerçek olan Allah'ındır. Mükafatlandırma bakımından hayırlı olan da, sonuçlandırma yönünden hayırlı olan da O'dur.
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
İşte burada velâyet elhak, Allahındır, o sevabca da hayır, ukbaca da hayırdır
ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
İşte burada hakimiyet gerçekten Allah´ındır. O sevapça da daha hayırlıdır, sonuçça da daha hayırlıdır.
GÜLTEKİN ONAN :
İşte burada (bu durumda) velayet (yardımcılık, dostluk) hak olan Tanrı´ya aittir. O, sevap bakımından hayırlı, sonuç bakımından hayırlıdır.
H. BASRİ ÇANTAY :
İşte bu makamda (ve bu halde) nusret ve haakimiyyet, hak olan Allahındır. O, sevabca da hayırlı, aakıbetce de hayırlıdır.
FİZİLAL :
İşte orada koruyuculuk ve egemenlik, varlığı «gerçek» olan Allah´ın tekelindedir. En yararlı ödül ve en hayırlı akıbet yalnız O´nun katındadır.
İBNİ KESİR :
İşte burada velayet, yalnız hak olan Allah´ındır. Mükafatlandırma bakımından da hayırlı olan, neticelendirme bakımından da hayırlı olan O´dur.
MUHAMMET ESED :
İşte bunun içindir ki, koruyucu, kayırıcı güç bütünüyle, tek ve gerçek Tanrı olan Allah´a aittir. Hak edilen karşılığı vermekte de, sonucun ne olacağını belirlemekte de en iyi olan O´dur.
Ö NASUHİ BİLMEN :
Böyle bir vaziyette velâyet, ancak hak olan Allah´a mahsustur. O sevapca en hayırlıdır ve akibetce de en hayırlıdır.
TEFHİMÜL KURAN :
İşte burda (bu durumda) velayet (yardımcılık, dostluk) hak olan Allah´a aittir. O, sevap bakımından hayırlı, sonuç bakımından hayırlıdır.
SÜLEYMAN ATEŞ :
İşte o durumda velilik (koruyuculuk) yalnız hak olan Allah´a mahsustur. O´nun vereceği sevâp da daha hayırlıdır, sonuç da daha hayırlıdır.
ŞABAN PİRİŞ :
İşte burada hakimiyet, şüphesiz Allah’ındır. En iyi mükafatı O verir. En iyi cezayı da O verir.