Kalellezınestekberu lillezınestud´ıfu e nahnü sadednaküm anil hüda ba´de iz caeküm bel küntüm mücrimın
Kâlellezînestekberû lillezînestud’ifû e nahnu sadednâkum anil hudâ ba’de iz câekum bel kuntum mucrimîn(mucrimîne).
A. GÖLPINARLI :
Ululuk satanlarsa aşağılık sanılanlara biz mi derler, sizi doğru yoldan çıkardık, o doğru yol, size bildirildikten sonra? Hayır, siz suçlusunuz.
ADEM UĞUR :
Büyüklük taslayanlar, zayıf sayılanlara (kıyamet gününde): Size hidayet geldikten sonra sizi ondan biz mi çevirdik? Bilakis siz suç işliyordunuz, derler.
ALİ FIKRİ YAVUZ :
Büyüklük taslıyanlar, düşüklere (cevab olarak şöyle) derler: “- Size hidayet geldikten sonra, sizi ondan biz mi çevirdik? Hayır, siz kendiniz suçlu idiniz.”
BEKİR SADAK :
Buyukluk taslayanlar, gucsuz sayilanlara: «Size dogruluk rehberi geldikten sonra ondan sizi biz mi alikoyduk? Hayir; zaten suclu kimselerdiniz» derler.
CELAL YILDIRIM :
Büyüklük taslayanlar, âciz ve zayıf olanlara, «size doğru yolu gösteren geldikten sonra biz mi sizi alıkoyduk ? Hayır, siz esasen suçlu günahkârlar idiniz,» derler.
DİYANET :
Büyüklük taslayanlar, zayıf ve güçsüz görülenlere, “Size hidayet geldikten sonra, biz mi sizi ondan alıkoyduk? Hayır, suçlu olanlar sizlerdiniz” derler.
DİYANET VAKFI :
Büyüklük taslayanlar, zayıf sayılanlara (kıyamet gününde): Size hidayet geldikten sonra sizi ondan biz mi çevirdik? Bilakis siz suç işliyordunuz, derler.
DİYANET İSLERİ :
Büyüklük taslayanlar, Güçsüz sayılanlara: "Size doğruluk rehberi geldikten sonra ondan sizi biz mi alıkoyduk? Hayır; zaten suçlu kimselerdiniz" derler.
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
Diğer taraftan büyüklük taslıyanlar o zebûn edilenlere şöyle demektedir: ya... Size hidayet geldikten sonra sizi ondan biz mi çevirdik, hayır siz kendiniz mücrimdiniz
ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
Diğer taraftan büyüklük taslayanlar, zayıf düşürülenlere; «Ya, size hidayet geldikten sonra sizi ondan biz mi çevirdik? Hayır, siz kendiniz suçluydunuz!» diyecekler.
GÜLTEKİN ONAN :
Büyüklük taslayanlar, zaafa uğratılan (müstezaf)lara dediler ki: "Size hidayet geldikten sonra, sizi biz mi ondan alıkoyduk? Hayır, siz (zaten) suçlu, günahkarlardınız."
H. BASRİ ÇANTAY :
Büyüklük taslayanlar zâif sayılanlara: «Size hidâyet geldikden sonra, biz mi sizi ondan çevirdik? Hayır, siz kendiniz suçlu idiniz» der (ler).
FİZİLAL :
Kendini beğenmiş elebaşları da güdülenlere derler ki; «Size doğru yola ilişkin mesaj geldikten sonra biz mi sizleri o yoldan alıkoyduk? Aslında siz kendiniz suça girdiniz»
İBNİ KESİR :
Büyüklük taslayanlar da güçsüz sayılanlara dediler ki: Size hidayet geldikten sonra biz mi sizi ondan alıkoyduk? Bilakis siz, suçlular idiniz.
MUHAMMET ESED :
Küstahça böbürlenenler ise güçsüzlere: "Nasıl olur? Doğru yol size açıkça gösterildikten sonra biz mi sizi (zorla) ondan alıkoyduk? Hayır, suçlu olan sizdiniz!" diyeceklerdir.
Ö NASUHİ BİLMEN :
Kendilerini büyük görmüş olanlar da zayıf sayılmış olanlara der ki: «Biz mi sizi hidâyetten alıkoyduk, size geldiği vakit? Hayır. Siz günahkârlar idiniz.»
TEFHİMÜL KURAN :
Büyüklük taslayanlar, za´fa uğratılan (müstaz´af)lara dediler ki: «Size hidayet geldikten sonra, sizi biz mi ondan alıkoyduk? Hayır, siz (zaten) suçlu günahkarlardınız.»
SÜLEYMAN ATEŞ :
Büyüklük taslayanlar da zayıf düşürülenlere dediler ki: "Size hidâyet geldiği zaman sizi ondan biz mi engelledik? Hayır, zaten siz kendiniz suç işliyordunuz."
ŞABAN PİRİŞ :
Büyüklük taslamış olanlar da; sömürülenlere: -Size, doğruluk rehberi geldikten sonra biz mi engel olduk? Hayır, siz zaten suçlular idiniz, derler.