Ve aksemu billahi cehde eymanihim lein emartehüm le yahrucünn kulla tuksimu taatüm ma´rufeh innellahe habırum bima ta´melun
Ve aksemû billâhi cehde eymânihim le in emertehum le yahrucunn(yahrucunne), kul lâ tuksimû, tâatun ma’rûfeh(ma’rûfetun), innellâhe habîrun bimâ ta’melûn(ta’melûne).
A. GÖLPINARLI :
Emredersen onlara, savaşa çıkacaklarına dâir olanca kuvvetleriyle yemin ederler elbette Allah´a de ki: Yemin etmeyin, bu, zâten âdet olan, gerekli bulunan bir itâatten ibâret; şüphe yok ki Allah, ne yaparsanız hepsinden haberdardır.
ADEM UĞUR :
(Münafıklar), sen hakikaten kendilerine emrettiğin takdirde mutlaka (savaşa) çıkacaklarına dair, en ağır yeminleri ile Allah´a yemin ettiler. De ki: Yemin etmeyin. İtaatiniz malûmdur! Bilin ki Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.
ALİ FIKRİ YAVUZ :
Bir de münafıklar, kendilerine emrettiğin takdirde, muhakkak (savaş ve hicrete) çıkacaklarına en kuvvetli yeminleriyle yemin ettiler. (Ey Rasûlüm, onlara) de ki: (Yalan yere) yemin etmeyin. Sizden istenen halis bir itaattır. Şübhe yok ki Allah, bütün yaptığınız ve yapacağınız şeylerden haberdardır.
BEKİR SADAK :
Eger kendilerine emredersen, o iki yuzluler, savasa cikacaklarina butun gucleriyle yemin ederler. De ki: «Yemin etmeyin; itaatiniz malumdur. Allah yaptiklarinizdan suphesiz haberdardir.»
CELAL YILDIRIM :
Eğer kendilerine emredersen, elbette savaşa çıkacaklarına dair olanca yeminleriyle and içerler.De ki: And içmeyin, bu, bilinegelen (sahte) bir itaâtınızdır. Şüphesiz ki Allah, işleyegeldiğiniz şeylerden haberlidir.
DİYANET :
Münâfıklar, sen kendilerine emrettiğin takdirde mutlaka savaşa çıkacaklarına dair en ağır bir şekilde Allah’a yemin ettiler. De ki: “Yemin etmeyin. Sizden istenen güzelce itaat etmektir. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.”
DİYANET VAKFI :
(Münafıklar), sen hakikaten kendilerine emrettiğin takdirde mutlaka (savaşa) çıkacaklarına dair, en ağır yeminleri ile Allah´a yemin ettiler. De ki: Yemin etmeyin. İtaatiniz malûmdur! Bilin ki Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.
DİYANET İSLERİ :
Eğer kendilerine emredersen, o iki yüzlüler, savaşa çıkacaklarına bütün güçleriyle yemin ederler. De ki: "Yemin etmeyin; itaatiniz malumdur. Allah yaptıklarınızdan şüphesiz haberdardır."
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
Ötekiler Allaha en kuvvetli yemînleriyle kasem ettiler vallahi kendilerine emredersen behemehal bilâtereddüd çıkar giderlermiş, de ki: Yemîn etmeyin, ancak bir taati ma´rufe, her halde Allah bütün yaptıklarınıza ve yapacaklarınıza habîrdir
ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
Ötekiler (münafıklar), kendilerine emrettiğin takdirde hemen tereddüt etmeden çıkıp gideceklermiş diye, Allah´a en kuvvetli yeminleri ile yemin ettiler. De ki: «Yemin etmeyin! Sizin ki bilinen bir itaattir! Allah, kesinlikle bütün yaptıklarınız ve yapacaklarınızdan haberdardır.
GÜLTEKİN ONAN :
Yeminlerinin olanca gücüyle Tanrı´ya and içtiler; eğer sen onlara buyurursan (savaşa) çıkacaklar diye. De ki: "And içmeyin, bu bilinen (örf üzere) bir itaattır. Tanrı, yaptıklarınızdan haberdardır."
H. BASRİ ÇANTAY :
(Münafıklar) eğer kendilerine emr edersen (cihâda) behemehal çıkacaklarına, olanca hızlarıyle, yemîn etdiler. (Onlara) de ki: «(Bîhûde) yemîn etmeyin. (Bu), âdet (iniz) vech ile (sâde dilinizin gevelediği) bir itâatdır. Şübhesiz ki Allah, yapageldiğiniz şeylerden hakkıyle haberdârdır».
FİZİLAL :
Ey Muhammed, münafıklar kesin kesin bir dille yemin ederek kendilerine emir verecek olursan savaşa çıkacaklarını söylerler. Onlara de ki; «Yemin etmeyiniz. İtaatkârlığınız bellidir. Hiç kuşkusuz Allah, ne yaptığınızdan haberdardır.»
İBNİ KESİR :
Var güçleriyle Allah´a yemin ettiler ki; eğer kendilerine emredersen çıkacaklardır. De ki: Yemin etmeyin. Makul bir itaat. Muhakkak ki Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.
MUHAMMET ESED :
(İki yüzlü kimselere gelince,) böyleleri, kendilerine emredersen, (savaş için) mutlaka çıkacaklarına (ve kendilerini bu işe adayacaklarına) var gücüyle yemin ederler. De ki: "Yemin etmeyin! (Sizden bütün istenen, Allah´ın mesajına) güzelce boyun eğmektir. Şüphesiz, Allah yaptıklarınızdan bütünüyle haberdardır!"
Ö NASUHİ BİLMEN :
Ve Allah´a en ağır yeminleriyle kasem ederler ki, eğer onlara (cihad ile) emredersen elbette (cihada) çıkacaklardır. De ki: «Yemin etmeyin, (bu sözünüz) bilinmiş bir taattır. Şüphe yok ki, Allah yapar olduğunuz şeylerden bihakkın haberdardır.»
TEFHİMÜL KURAN :
Yeminlerinin olanca gücüyle Allah´a and içtiler; eğer sen onlara emredersen (savaşa) çıkacaklar diye. De ki: «And içmeyin, bu bilinen (örf üzere) bir itaattır. Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır.»
SÜLEYMAN ATEŞ :
Yeminlerinin var gücüyle Allah´a yemin ettiler: Eğer sen onlara emredersen (savaşa) çıkacaklar diye. De ki: "Yemin etmeyin. (Sizden istenen, yalan yere yemin etmek değil), güzel itâ´at etmektir. Şüphesiz Allâh, yaptıklarınızı haber almaktadır".
ŞABAN PİRİŞ :
Kendilerine emir verdiğin takdirde savaşa çıkacaklarına var güçleriyle Allah’a yemin ettiler. De ki: -Yemin etmeyin! İtaatiniz malumdur, Allah ise sizin yaptıklarınızdan haberdardır.