Ve le neblüvenneküm hatta na´lemel mücahidıne minküm vessabirıne ve neblüve ahbaraküm
Ve le nebluvennekum hattâ na’lemel mucâhidîne minkum ves sâbirîne ve nebluve ahbârekum.
A. GÖLPINARLI :
Ve andolsun ki sizden savaşanları ve sabredenleri bildirmek ve gizlediklerinizi haber vermek için sizi sınamaktadır.
ADEM UĞUR :
Andolsun ki içinizden cihad edenlerle sabredenleri belirleyinceye ve haberlerinizi açıklayıncaya kadar sizi imtihan edeceğiz.
ALİ FIKRİ YAVUZ :
And olsun, sizi (savaşla) imtihana sokacağız; tâ ki içinizden mücahidleri ve sabır gösterenleri meydana çıkaralım ve haberlerinizi imtihan meydanlarına örnek yapalım.
BEKİR SADAK :
And olsun ki sizi, icinizden cihada cikanlari ve sabredenleri meydana cikarana ve haberlerinizi aciklayana kadar deneyecegiz.
CELAL YILDIRIM :
And olsun ki, içinizden mücâhidleri ve sabredenleri bilip tanıyıncaya kadar sizi hep deneyeceğiz ve haberlerinizi ortaya çıkarıp açıklıyacağız.
DİYANET :
Andolsun, içinizden, cihad edenleri ve sabredenleri belirleyinceye ve durumlarınızı ortaya koyuncaya kadar sizi deneyeceğiz.
DİYANET VAKFI :
Andolsun ki içinizden cihad edenlerle sabredenleri belirleyinceye ve haberlerinizi açıklayıncaya kadar sizi imtihan edeceğiz.
DİYANET İSLERİ :
And olsun ki sizi, içinizden cihada çıkanları ve sabredenleri meydana çıkarana ve haberlerinizi açıklayana kadar deneyeceğiz.
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
Celalım hakkı için sizi imtihana sokacağız, tâ ki içinizden mücahidleri ve sabredenleri belli edelim ve haberlerinizi imtihan meydanlarına nümune yapalım
ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
Andolsun ki sizi, içinizden mücahitleri ve sabredenleri ortaya çıkarıp size ait haberleri ilan etmek için imtihan edeceğiz.
GÜLTEKİN ONAN :
Andolsun, biz sizden mücahid olanlarla sabredenleri bilinceye (belli edip ortaya çıkarıncaya) kadar, deneyeceğiz ve haberlerinizi sınayacağız (açıklayacağız).
H. BASRİ ÇANTAY :
Andolsun sizi imtihan edeceğiz. Tâki içinizden mücâhidleri ve sabr-u sebat edenleri belirtelim. Haberlerinizi açıklayalım.
FİZİLAL :
Andolsun ki içinizden cihad edenlerle sabredenleri belirleyinceye kadar ve söylediğiniz sözlerin doğru olup olmadığını açıklayıncaya kadar sizi imtihan edeceğiz.
İBNİ KESİR :
Andolsun ki; içinizden, cihad edenlerle sabredenleri belirleyinceye ve haberlerinizi açıklayıncaya kadar sizi imtihan edeceğiz.
MUHAMMET ESED :
Ve hepinizi mutlaka sınayacağız ki (Bizim yolumuzda) üstün gayret gösterenleri ve sıkıntılara göğüs gerenleri (diğerlerinden) ayırabilelim; çünkü biz, bütün iddialarınızı(n doğruluğunu) deneyeceğiz.
Ö NASUHİ BİLMEN :
Celâlim hakkı için sizi imtihana tâbi tutacağız, tâ ki, sizden mücâhit olanlar ile sabredici olanları bilelim ve sizin haberlerinizi de deneyeceğizdir.
TEFHİMÜL KURAN :
Andolsun, biz, sizden mücahid olanlarla sabredenleri bilinceye (belli edip ortaya çıkarıncaya) kadar, sizi deneyeceğiz ve haberlerinizi de sınayacağız (açıklayacağız).
SÜLEYMAN ATEŞ :
Andolsun biz sizi deneyeceğiz ki içinizden cihâd edenleri (güçlüklere) sabredenleri bilelim ve söylediğiniz sözlerin (doğru olup olmadığını) sınayalım.
ŞABAN PİRİŞ :
-İçinizdeki mücahidleri ve sabırlı olanları tesbit edene kadar sizi elbette deneyeceğiz. Haberlerinizi de deneyeceğiz.