La yerkubune fı mü´minın illev ve la zimmeh ve laike hümül mu´tedun
Lâ yerkubûne fî mu´minin illen ve lâ zimmeh(zimmeten), ve ulâike humul mu´tedûn(mu´tedûne).
A. GÖLPINARLI :
İnanan birisine karşı ne bir yakınlık gözetirler, ne bir ahde riâyet ederler ve onlardır haddi aşanların ta kendileri.
ADEM UĞUR :
Bir mümin hakkında ne ahit tanırlar ne de antlaşma. Çünkü onlar saldırganların kendileridir.
ALİ FIKRİ YAVUZ :
Bir mümin hakkında ne bir yemîn gözetirler, ne de bir zimmet (sözleşme). İşte bunlar mütecâvizlerdir.
BEKİR SADAK :
Onlar hicbir muminin yakinlik veya ahdini gozetmezler. Iste asiri gidenler bunlardir.
CELAL YILDIRIM :
Hiç bir mü´min hakkında ne bir hak ve yakınlık, ne de bir sözleşme ve anlaşma vecîbesini gözetirler ve işte bunlar haddi aşanların kendileridir.
DİYANET :
Bir mü’min hakkında ne akrabalık (bağlarını), ne de antlaşma (yükümlülüğünü) gözetirler. İşte onlar taşkınlık yapanların ta kendileridir.
DİYANET VAKFI :
Bir mümin hakkında ne ahit tanırlar ne de antlaşma. Çünkü onlar saldırganların kendileridir.
DİYANET İSLERİ :
Onlar hiçbir müminin yakınlık veya ahdini gözetmezler. İşte aşırı gidenler bunlardır.
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
Bir mü´min hakkında ne bir yemin gözetirler ne bir zimmet, bunlar öyle mütecavizler
ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
Bir mü´min hakkında ne bir ant, ne de hak gözetirler, onlar, öyle mütecavizlerdir.
GÜLTEKİN ONAN :
Onlar (hiç) bir inançlıya karşı ne ´akrabalık bağlarını´ ne de ´sözleşme hükümlerini´ gözetip tanırlar. İşte bunlar haddi aşmakta olanlardır.
H. BASRİ ÇANTAY :
Onlar bir mü´min hakkında ne bir yemîn, ne de bir vecîbe gözetib tanımazlar. Onlar taşkınların ta kendileridir.
FİZİLAL :
Onlar bir mümine karşı ne and ve ne de yükümlülük gözetirler. Onlar saldırganların ta kendileridirler.
İBNİ KESİR :
Onlar, hiç bir mü´min hakkında bir vecibe veya yemin gözetmezler. İşte onlar, haddi aşanların kendileridir.
MUHAMMET ESED :
inanan kimseye karşı bu hiçbir sorumluluk, hiçbir koruma yükümlülüğü tanımayarak (işleyip durdukları): doğru yoldan çıkıp çizgiyi aşanlar işte böyleleridir.
Ö NASUHİ BİLMEN :
(Onlar) Bir mü´min hakkında ne bir yemin ve ne de bir zimmet gözetmezler. Ve işte haddi tecavüz etmiş olanlar, onlardır.
TEFHİMÜL KURAN :
Onlar (hiç) bir mü´mine karşı ne ´akrabalık bağlarını´, ne de ´sözleşme hükümlerini´ gözetip tanırlar. İşte bunlar, haddi aşmakta olanlardır.
SÜLEYMAN ATEŞ :
Bir mü´mine karşı ne and, ne de andlaşma gözetmezler. İşte saldırganlar onlardır.
ŞABAN PİRİŞ :
Onlar, bir mümin hakkında akrabalık da antlaşma da gözetmezler. İşte onlar taşkınlık edenlerdir.