9- TEVBE SURESI  42. Ayet ve Mealleri
<< Önceki - 1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21   22   23   24   25   26   27   28   29   30   31   32   33   34   35   36   37   38   39   40   41   | AYET 42 |   43   44   45   46   47   48   49   50   51   52   53   54   55   56   57   58   59   60   61   62   63   64   65   66   67   68   69   70   71   72   73   74   75   76   77   78   79   80   81   82   83   84   85   86   87   88   89   90   91   92   93   94   95   96   97   98   99   100   101   102   103   104   105   106   107   108   109   110   111   112   113   114   115   116   117   118   119   120   121   122   123   124   125   126   127   128   129   - Sonraki >>
9-Tevbe Suresi 42. AYET VE MEALLERİ - 9/42
  • لَوْ كَانَ عَرَضًا قَرِيبًا وَسَفَرًا قَاصِدًا لَاتَّبَعُوكَ وَلَٰكِنْ بَعُدَتْ عَلَيْهِمُ الشُّقَّةُ ۚ وَسَيَحْلِفُونَ بِاللَّهِ لَوِ اسْتَطَعْنَا لَخَرَجْنَا مَعَكُمْ يُهْلِكُونَ أَنْفُسَهُمْ وَاللَّهُ يَعْلَمُ إِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ -42
  • Lev kane aradan karıbev ve seferan kasıdel lettebeuke ve lakim beudet aleyhimüş şükkah ve se yahlifune billahi levisteta´na le haracna meaküm yühlikune enfüsehüm vallahü ya´lemü innehüm le kazibun
  • Lev kâne aradan karîben ve seferen kâsıden lettebeûke ve lâkin beudet aleyhimuş şukkah(şukkatu), ve seyahlifûne billâhi levisteta´nâ leharecnâ meakum, yuhlikûne enfusehum, vallâhu ya´lemu innehum le kâzibûn(kâzibûne).
  • A. GÖLPINARLI :
    Onları hazır bir ganîmete, yahut yakın bir yolculuğa çağırsaydın sana uyarlardı, fakat meşakkatle alınacak olan bu yol, onlara uzak geldi. Allah´a and içerek gücümüz yetseydi sizinle berâber çıkardık diyecekler. Onlar, kendilerini helâk ediyorlar ve Allah biliyor ki onlar yalancıdır.
  • ADEM UĞUR :
    Eğer yakın bir dünya malı ve kolay bir yolculuk olsaydı (o münafıklar) mutlaka sana uyup peşinden gelirlerdi. Fakat meşakkatli yol onlara uzak geldi. Gerçi onlar, "Gücümüz yetseydi mutlaka sizinle beraber çıkardık" diye kendilerini helâk edercesine Allah´a yemin edecekler. Halbuki Allah onların mutlaka yalancı olduklarını biliyor.
  • ALİ FIKRİ YAVUZ :
    Eğer dâvet olundukları sefer, bir dünya menfaatı ve orta yollu bir sefer olsaydı, mutlaka senin arkana düşerlerdi. Fakat zahmetli ve yorucu mesafe (Tebük seferi) kendilerine (bâzı müminlere) uzak geldi. Bununla beraber; “- Eğer gücümüz yetseydi, elbette sizinle beraber sefere çıkardık.” deyip yakında Allah’a yemin edecekler. Böylece nefislerini helâke sürükleyeceklerdir. Allah biliyor ki, gerçekten onlar yalancıdırlar.
  • BEKİR SADAK :
    Kolay bir kazanc, normal bir yolculuk olsaydi sana uyarlardi, fakat cikilacak yol onlara uzak geldi, kendilerini helak ederek, «Gucumuz yetseydi sizinle beraber cikardik» diye Allah´a yemin edeceklerdir. Allah, onlarin yalanci oldugunu elbette biliyor.*
  • CELAL YILDIRIM :
    Eğer yakın bir yarar, orta (mesafede) bir sefer olsaydı, elbette arkana takılırlardı. Ne var ki o meşakkatli (mesafe) onlara uzun geldi. «Gücümüz yetseydi seninle beraber çıkardık» diyerek Allah ile yemin edecekler de kendilerini (yalanları sebebiyle) mahvedecekler. Allah onların elbette yalancı olduklarını bilir.
  • DİYANET :
    Eğer yakın bir dünya menfaati ve kolay bir yolculuk olsaydı, (sefere katılmayan münafıklar da) mutlaka sana uyarlardı. Fakat meşakkatli yol, onlara uzak geldi. Gerçi onlar, “Eğer gücümüz yetseydi, elbette sizinle beraber çıkardık” diye Allah’a yemin edeceklerdir. Onlar kendilerini helâke sürüklüyorlar. Allah, biliyor ki onlar kesinlikle yalancıdırlar.
  • DİYANET VAKFI :
    Eğer yakın bir dünya malı ve kolay bir yolculuk olsaydı (o münafıklar) mutlaka sana uyup peşinden gelirlerdi. Fakat meşakkatli yol onlara uzak geldi. Gerçi onlar, «Gücümüz yetseydi mutlaka sizinle beraber çıkardık» diye kendilerini helâk edercesine Allah´a yemin edecekler. Halbuki Allah onların mutlaka yalancı olduklarını biliyor.
  • DİYANET İSLERİ :
    Kolay bir kazanç, normal bir yolculuk olsaydı sana uyarlardı, fakat çıkılacak yol onlara uzak geldi, kendilerini helak ederek, "Gücümüz yetseydi sizinle beraber çıkardık" diye Allah'a yemin edeceklerdir. Allah, onların yalancı olduğunu elbette biliyor.
  • ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
    O, bir yakın ganimet ve orta bir sefer olsa idi mutlaka arkana düşerlerdi, lâkin o meşakkatli mesafe kendilerine uzak geldi. Bununla beraber eğer istitaatimiz olsa idi elbette çıkarırdık diye yakında yemin edecekler, nefislerini helâke sürükliyecekler, Allah biliyor ki zira onlar kat´ıyyen yalancılardır
  • ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
    O, yakın bir ganimet ve orta bir yolculuk olsaydı, kesinlikle arkana düşerlerdi; ne varki, o meşakkatli mesafe kendilerine uzak geldi. Yakında: «Eğer gücümüz olsaydı, sizinle birlikte savaşa çıkardık.» diye yemin edecekler. Kendilerini helake sürükleyecekler. Allah, kesinlikle onların yalancı olduklarını biliyor.
  • GÜLTEKİN ONAN :
    Eğer yakın bir yarar ve orta bir sefer olsaydı, onlar mutlaka seni izlerlerdi. Ama zorluk onlara uzak geldi. "Eğer güç yetirseydik muhakkak seninle birlikte (savaşa) çıkardık" diye sana Tanrı adına yemin edecekler. Kendi nefislerini helaka sürüklüyorlar. Tanrı onların gerçekten yalan söylediklerini biliyor.
  • H. BASRİ ÇANTAY :
    Eğer (davet olundukları şey) yakın (ve dünyevî) bir menfeat, orta bir sefer olsaydı elbette senin arkana düşerlerdi. Fakat meşakkatle kat edilecek olan mesafe) onlara uzak geldi. (Bununla beraber) onlar (sen «Tebük» den dönünce): «Eğer gücümüz yetseydi her halde biz de sizinle beraber çıkardık» (diye) Allaha yemîn edeceklerdir. Bunlar (bu suretle) kendilerini helake sürüklerler. Allah biliyor ki onlar hiç şübhesiz ve muhakkak yalancıdırlar.
  • FİZİLAL :
    Eğer yakın vadeli bir kazanç ve kısa bir yolculuk sözkonusu olsaydı, mutlaka peşinden gelirlerdi. Fakat bu sıkıntılı yolculuk onlara uzun geldi. Allah adına yemin ederek, «Eğer gücümüz yetseydi, kesinlikle sizinle birlikte sefere çıkardık» diyerek kendilerini mahvedecekler. Oysa Allah biliyor ki, onlar yalan söylüyorlar.
  • İBNİ KESİR :
    Eğer kolay bir kazanç ve orta bir sefer olsaydı; elbette senin arkana düşerlerdi. Fakat zorluk onlara uzak geldi. Gücümüz yetseydi; herhalde biz de sizinle beraber çıkardık, diye yemin edeceklerdir. Kendilerini helak ederler. Allah biliyor ki; onlar muhakkak yalancılardır.
  • MUHAMMET ESED :
    Ortada umulmadık türden bir kazanç ve kolay bir sefer (umudu) olsaydı, (ey Peygamber) kuşkusuz, arkadan gelirlerdi; fakat çıkılacak yol onlara çok uzun geldi. (Bu yetmiyormuş gibi), bir de (ey inananlar, sizin dönüşünüzden sonra) o (sefere katılmayan) kimseler, Allaha yemin edip (bu yalan yeminle) kendilerini tehlikeye sokarak: "Gücümüz olsaydı, mutlaka sizinle beraber çıkardık" diyecekler: Oysa Allah, onların düpedüz yalan söylediklerini elbette biliyor.
  • Ö NASUHİ BİLMEN :
    Eğer o, yakın bir ganîmet ve orta bir sefer olsa idi elbette sana tâbi olurlardı. Fakat o meşakkatli mesafe onlara uzak geldi ve az sonra Allah Teâlâ´ya yemin edeceklerdir ki, eğer iktidarımız olsa idi elbette seninle beraber sefere çıkardık. Bunlar nefislerini helâl diyorlar. Allah Teâlâ ise onların mutlaka yalancı kimseler olduklarını biliyor.
  • TEFHİMÜL KURAN :
    Eğer yakın bir yarar ve orta bir sefer olsaydı, onlar mutlaka seni izlerlerdi. Ama zorluk onlara uzak geldi. «Eğer güç yetirseydik muhakkak seninle birlikte (savaşa) çıkardık» diye sana Allah adına yemin de edecekler. Kendi nefislerini helaka sürüklüyorlar. Allah onların gerçekten yalan söylemekte olduklarını bilmektedir.
  • SÜLEYMAN ATEŞ :
    Yakın bir dünyâ menfaati ve orta bir yolculuk olsaydı (savaşa katılmayan o münafıklar), elbette sana tâbi olurlardı. Fakat güç aşılacak mesafe, kendilerine uzak geldi. Bir de "Gücümüz yetseydi, sizinle beraber çıkardık!"diye Allah´a yemin edecekler. Boşuna kendilerini mahvediyorlar. Allâh, onların yalancı olduklarını biliyor.
  • ŞABAN PİRİŞ :
    Kolay bir kazanç, normal bir yolculuk olsaydı sana uyarlardı. Fakat, meşakkat onlara uzak geldi. ‘Gücümüz yetseydi sizinle beraber çıkardık.’ diye Allah’a yemin edeceklerdir. Kendilerini helak ediyorlar. Allah, gerçekten onların yalancı olduğunu biliyor.

  • << Önceki -  1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21   22   23   24   25   26   27   28   29   30   31   32   33   34   35   36   37   38   39   40   41   | AYET 42 |   43   44   45   46   47   48   49   50   51   52   53   54   55   56   57   58   59   60   61   62   63   64   65   66   67   68   69   70   71   72   73   74   75   76   77   78   79   80   81   82   83   84   85   86   87   88   89   90   91   92   93   94   95   96   97   98   99   100   101   102   103   104   105   106   107   108   109   110   111   112   113   114   115   116   117   118   119   120   121   122   123   124   125   126   127   128   129   - Sonraki >>

    KUR'AN-I KERİM SURELERİNİ ALFABE SΙRASΙNA GÖRE SΙRALA

    A B C D E F G H İ K L M N R S Ş T V Y Z

    KUR'AN-I KERİM MEALLERİ

    Copyright © kuranmeali.name.tr, 2019-2021