Fe inneke la tüsmiul mevta ve la tüsmius summed düae iza vellev müdbirın
Fe inneke lâ tusmiul mevtâ ve lâ tusmius summed duâe izâ vellev mudbirîn(mudbirîne).
A. GÖLPINARLI :
Hiç şüphe yok ki sen, sesini duyuramazsın ölüye ve ardına dönüp giderlerken dâvetini duyuramazsın sağırlara.
ADEM UĞUR :
(Resûlüm!) Elbette sen ölülere duyuramazsın; arkalarını dönüp giderlerken sağırlara o daveti işittiremezsin.
ALİ FIKRİ YAVUZ :
Bunun için sen (Ey Rasûlüm, onlar) arkalarını dönmüş giderlerken, (hakka olan) o daveti, (kalbleri) ölülere duyuramazsın ve sağırlara da işittiremezsin.
BEKİR SADAK :
Tabiidir ki sen olulere katiyyen isittiremezsin; donup giden sagirlara da cagriyi duyuramazsin.
CELAL YILDIRIM :
Çünkü gerçekten sen ölülere işittiremezsin; arkasını çevirip giden sağırlara da daveti duyuramazsın.
DİYANET :
Şüphesiz, sen ölülere işittiremezsin. Dönüp gittikleri zaman çağrıyı sağırlara da işittiremezsin.
DİYANET VAKFI :
(Resûlüm!) Elbette sen ölülere duyuramazsın; arkalarını dönüp giderlerken sağırlara o daveti işittiremezsin.
DİYANET İSLERİ :
Tabiidir ki sen ölülere katiyyen işittiremezsin; dönüp giden sağırlara da çağrıyı duyuramazsın.
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
Çünkü sen ölülere işittiremezsin, o da´veti sağırlara da işittiremezsin, arkalarını dönmüş giderlerken
ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
Çünkü sen ölülere işittiremezsin. O daveti arkalarını dönmüş giderlerken sağırlara da duyuramazsın.
GÜLTEKİN ONAN :
Şimdi sen, ölülere (söz) duyuramazsın ve arkalarını dönüp giden sağırlara da çağrıyı duyuramazsın.
H. BASRİ ÇANTAY :
Bunun için sen — arkalarına dönüb giderlerken — o da´veti ölülere de duyuramazsın, sağırlara da işitdiremezsin.
FİZİLAL :
Ey Muhammed! Sen ölülere işittiremezsin; arkalarını dönüp giden sağırlara da çağrını işittiremezsin.
İBNİ KESİR :
Bunun için sen; ölüye katiyyen işittiremezsin. Dönüp giden sağırlara da daveti duyuramazsın.
MUHAMMET ESED :
Elbette sen ölülere asla duyuramazsın ve sırtlarını (sana) dönüp uzaklaşan (kalbi) sağırlara (da)!
Ö NASUHİ BİLMEN :
Çünkü sen o dâveti ölülere duyuramazsın ve arkalarına dönüp giderlerken sağırlara da duyuramazsın.
TEFHİMÜL KURAN :
Şimdi sen, ölülere (söz) duyuramazsın ve arkalarını dönüp giden sağırlara da çağrıyı duyuramazsın.
SÜLEYMAN ATEŞ :
Sen de ölülere söz dinletemezsin; arkalarını dönüp giden sağırlara çağrıyı işittiremezsin.
ŞABAN PİRİŞ :
Sen, ölüye sesini duyuramazsın, arkasını dönüp gittiği zaman sağırlara çağrını duyuramazsın.