Ve enna la nedriy eşerrun uriyde bimen fiyl´ardı em erade bihim rabbuhum reşeden.
Ve ennâ lâ nedrî eşerrun urîde bi men fîl ardı em erâde bi him rabbuhum reşedâ(reşeden).
A. GÖLPINARLI :
Ve gerçekten de bilmiyoruz, yeryüzündekilere bir kötülük gelmesi mi isteniyor, yoksa Rabbleri, onlara doğru yolu buldurmayı mı diledi?
ADEM UĞUR :
Bilmiyoruz, yeryüzündekilere kötülük mü murat edildi, yoksa Rableri onlara bir hayır mı diledi?
ALİ FIKRİ YAVUZ :
Doğrusu biz bilmeyiz; o arzdaki kimselere bir fenalık mı istenmiştir; yoksa Rableri onlara bir iyilik mi dilemiştir?
BEKİR SADAK :
«Yeryuzunde olanlara kotuluk mu murad edildi yahut Rableri onlara bir iyilik mi dilemistir, dogrusu biz bilemeyiz.»
CELAL YILDIRIM :
Gerçekten biz bilmiyorduk, yeryüzündekilere kötülük mü istenildi, yoksa Rabbları onlar için bir hayır mı murâd etmiştir?
DİYANET :
“Hakikaten biz bilmiyoruz, yeryüzündekilere kötülük mü istendi, yoksa Rableri onlara bir hayır mı diledi?”
DİYANET VAKFI :
Bilmiyoruz, yeryüzündekilere kötülük mü murat edildi, yoksa Rableri onlara bir hayır mı diledi?
DİYANET İSLERİ :
"Yeryüzünde olanlara kötülük mü murad edildi, yahut Rableri onlara bir iyilik mi dilemiştir, doğrusu biz bilemeyiz."
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
Ve doğrusu biz bilmeyiz o Arzdaki kimselere bir şer mi irade edilmiştir, yoksa rabları onlara bir hayır mı murad etmiştir
ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
Doğrusu biz bilmiyoruz, o yeryüzündeki kimselere bir kötülük mü arzu edilmiştir, yoksa Rableri onlara bir hayır mı dilemiştir.
GÜLTEKİN ONAN :
"Doğrusu bilmiyoruz; yeryüzünde olanlara bir kötülük mü istendi, yoksa rableri kendileri için (doğruya iletici) bir hayır mı diledi?"
H. BASRİ ÇANTAY :
«Doğrusu biz yerdeki kişilere şer mi murad ediliyor, yoksa Rableri onlar için bir hayır mı irâde ediyor, bilmiyormuşuz».
FİZİLAL :
Acaba yeryüzündekiler için kötülük mü dileniyor, yoksa Rabbleri onlar hakkında iyilik mi diliyor, bunu bilmiyoruz.
İBNİ KESİR :
Doğrusu biz bilmiyoruz; yeryüzünde onlara kötülük mü dilenmiştir, yoksa Rabbları onlara iyilik mi dilemiştir?
MUHAMMET ESED :
Ve (şimdi anladık ki) biz (yaratılmış varlıklar,) yeryüzünde yaşayanlar için kötü bir akibetin hazırlanıp hazırlanmadığını, yahut Rablerinin onları doğru ile eğriyi ayırd etme bilinciyle donatmak isteyip istemediğini bilmiyoruz
Ö NASUHİ BİLMEN :
«Ve doğrusu biz bilmiyoruz ki, yerde bulunanlar için bir şer mi murad edilmiştir, yoksa onlar için Rableri bir doğruluk mu irâde buyurmuştur?»
TEFHİMÜL KURAN :
«Doğrusu bilmiyoruz; yeryüzünde olanlara bir kötülük mü istendi, yoksa Rableri kendileri için (doğru olana iletici) bir hayır mi diledi?»
SÜLEYMAN ATEŞ :
Bilmiyoruz bununla yeryüzündekilere kötülük mü (yapılmak) istendi, yoksa Rabbleri onları doğruya mı iletmek diledi.
ŞABAN PİRİŞ :
Gerçekten de bilmiyoruz, yeryüzündekilere bir kötülük mü isteniyor; yoksa, Rab’leri onlara doğru yolu göstermek mi istedi?