A. GÖLPINARLI :
Ne besler ve ne doyurur, açlığı defeder.
ADEM UĞUR :
O ise ne besler ne de açlığı giderir.
ALİ FIKRİ YAVUZ :
O, ne besler, ne açlıktan kurtarır.
BEKİR SADAK :
(6-7) Semirtmeyen, acligi gidermeyen kotu kokulu bir dikenden baska yiyecekleri yoktur.
CELAL YILDIRIM :
O ne besler, ne de açlığı giderir.
DİYANET :
O, ne besler ne de açlıktan kurtarır.
DİYANET VAKFI :
(2-7) O gün bir takım yüzler zelildir, durmadan çalışır, (fakat boşuna) yorulur, kızgın ateşe girer. Onlara kaynar su pınarından içirilir. Onlar için kuru dikenden başka yemek yoktur, o ise ne besler ne de açlığı giderir.
DİYANET İSLERİ :
Semirtmeyen, açlığı gidermeyen kötü kokulu (kuru) bir dikenden başka yiyecekleri yoktur.
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
Ne besler ne açlıktan kurtarır
ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
Ne besler, ne açlıktan kurtarır.
GÜLTEKİN ONAN :
Ne doyurup semirtir, ne açlıktan korur.
H. BASRİ ÇANTAY :
Ki o, ne semirtir (doyurur), ne de açlığı giderir.
FİZİLAL :
Ne semirtir, ne de açlığı giderir.
İBNİ KESİR :
O, ne semirtir, ne de açlığı giderir.
MUHAMMET ESED :
ne bir güç veren ne de açlığı gideren (dikenlerin).
Ö NASUHİ BİLMEN :
(5-7) Pek hararetli kaynaktan suvarılacaktır. Onlar için dikenli bir ağaçtan başka bir yiyecek yoktur. Ne semîzletir, ne de açlıktan kurtarır.
TEFHİMÜL KURAN :
Ne doyurup semirtir, ne de açlıktan korur.
SÜLEYMAN ATEŞ :
O da ne semirtir, ne de açlığı giderir.