Ve emtarnâ aleyhim matarâ(metaran), fe sâe matarul munzerîn(munzerîne).
A. GÖLPINARLI :
Ve onlara öylesine bir yağmur yağdırdık ki, korkutulanlara yağan yağmur, ne de kötü yağmurdur.
ADEM UĞUR :
Onların üzerlerine müthiş bir yağmur indirdik. Bu sebeple, uyarılan (fakat aldırmayan)ların yağmuru ne kötü olmuştur!
ALİ FIKRİ YAVUZ :
Onların üzerine öyle (taştan ibaret) bir yağmur yağdırdık ki!... O korkutulup da iman etmiyenlerin yağmuru ne kötüdür!...
BEKİR SADAK :
Geride kalanlarin uzerlerine bir yagmur yagdirdik. Uyarilan fakat yola gelmeyenlerin yagmuru ne kotu idi! *
CELAL YILDIRIM :
Ve üzerlerine bir yağmur yağdırdık. O uyarılanların yağmuru ne kötüdür!
DİYANET :
Onların üzerine bir yağmur (gibi taş) yağdırdık. (Başlarına gelecekler konusunda) uyarılanların yağmuru ne kötüydü!
DİYANET VAKFI :
Onların üzerlerine müthiş bir yağmur indirdik. Bu sebeple, uyarılan (fakat aldırmayan)ların yağmuru ne kötü olmuştur!
DİYANET İSLERİ :
Geride kalanların üzerlerine bir yağmur yağdırdık. Uyarılan fakat yola gelmeyenlerin yağmuru ne kötü idi!
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
Ve onların üzerlerine öyle bir yağmur yağdırmıştık ki ne kötüdür o münzerîn yağmuru?
ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
Onların üzerine öyle bir yağmur yağdırdık ki... Ne kötüdür o uyarılmış olanların yağmuru!
GÜLTEKİN ONAN :
Ve üzerlerine bir yağmur yağdırdık. Uyarılanların yağmuru ne kötüdür.
H. BASRİ ÇANTAY :
Onların üstüne öyle bir yağmur yağdırdık ki... Ne kötü idi inzâr edilenlerin yağmuru!
FİZİLAL :
Onların başlarına müthiş bir yağmur yağdırdık. Uyarıları umursamayanların başlarına yağan yağmur ne fenadır!
İBNİ KESİR :
Onların üzerine bir yağmur yağdırdık. Ne kötü idi uyarılanların yağmuru.
MUHAMMET ESED :
Ve ötekilerin üzerine (yok edici) bir yağmur yağdırdık; uyarıl(dıkları halde aldırmay)anların uğradığı bu yağmur ne korkunç bir yağmurdur!
Ö NASUHİ BİLMEN :
Ve onların üzerlerine bir yağmur yağdırdık. Artık ne fena oldu o korkutulmuş olanların yağmuru!
TEFHİMÜL KURAN :
Ve onlar üzerine bir yağmur yağdırdık. Uyarılıp korkutulanların yağmuru ne kadar kötüdür.
SÜLEYMAN ATEŞ :
Üzerlerine (pişmiş çamurdan bir taş) yağmur(u) indirdik. Uyarıl(ıp da aldırmay)anların yağmuru gerçekten ne kötü oldu!
ŞABAN PİRİŞ :
O halkın üzerine (kahredici) bir yağmur yağdırdık. Uyarılanların yağmuru ne kötü...