Ellezıne kezzebu şüayben ke el lem yağnev fıhellezıne kezzebu şüayben kanu hümül hasirın
Ellezîne kezzebû şuayben ke en lem yagnev fîhâ, ellezîne kezzebû şuayben kânû humul hâsirîn(hâsirîne).
A. GÖLPINARLI :
Şuayb´i yalanlayanlar, sanki oralarda hiç oturmamışlar, hiç yaşamamışlardı, Şuayb´i yalanlayanlar, asıl zarara uğramışlardı.
ADEM UĞUR :
Şuayb´ı yalanlayanlar sanki yurtlarında hiç oturmamış gibiydiler. Asıl ziyana uğrayanlar Şuayb´ı yalanlayanların kendileridir.
ALİ FIKRİ YAVUZ :
Şuayb’ı tekzip edenler, sanki evlerinde bir şenlik tutmamışlardı. Şuayb’ı yalanlıyanlardır ki, onlar ziyan görenler olmuşlardır.
BEKİR SADAK :
suayb´i yalanlayanlar, yurtlarinda sanki hic yasamamislar gibi oldular, izleri bile kalmadi. Mahvolanlar,suayb´i yalanlayanlar oldu.
CELAL YILDIRIM :
(91-92) Bunun üzerine onları müthiş sarsıntı yakalayıverdi ve (böylece) kendi yurtlarında oldukları yerde dizüstü çöküp kaldılar; Şuâyb´ı yalanlayanlar sanki orada hiç şen-şatır yaşamamış gibi oldular. Şuâyb´ı yalanlayanlar ziyana uğrayanların tâ kendileri oldular.
DİYANET :
Şu’ayb’ı yalanlayanlar sanki orada hiç yaşamamışlardı. Şu’ayb’ı yalanlayanlar var ya, asıl ziyana uğrayanlar onlar oldu.
DİYANET VAKFI :
Şuayb´ı yalanlayanlar sanki yurtlarında hiç oturmamış gibiydiler. Asıl ziyana uğrayanlar Şuayb´ı yalanlayanların kendileridir.
DİYANET İSLERİ :
Şuayb'ı yalanlayanlar, yurtlarında sanki hiç yaşamamışlar gibi oldular, izleri bile kalmadı. Mahvolanlar, Şuayb'ı yalanlayanlar oldu.
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
Şuaybı tekzib edenler sanki orada bir şenlik tutmamışlardı, Şuaybı tekzib edenler, husrane düşenler onlar olmuşlardı
ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
Şuayb´ı yalanlayanlar sanki orada hiç safa sürmemiş gibi oldular. Asıl zarara düşenler, Şuayb´ı yalanlayanlar olmuşlardı.
GÜLTEKİN ONAN :
Şuayb´ı yalanlayanlar, sanki orada hiç ´refah içinde yaşamamışlar´ gibi oldular. Şuayb´ı yalanlayanlar, asıl kaybedenler onlar oldular (büyük hüsrana uğradılar).
H. BASRİ ÇANTAY :
Şuaybı yalanlayanlar zâten (yurdlarında) oturmuşlar gibi oldular. Şuaybı yalanlayanlardır ki en büyük zarara uğrayanlar onlar olmuşlardır.
FİZİLAL :
Şuayb´ı yalanlayanlar, sanki yurtlarında hiç oturmamış gibi oldular. Şuayb´ı yalanlayanlar, asıl hüsrana uğrayanlar, asıl mahvolanlar oldular.
İBNİ KESİR :
Şuayb´ı yalanlayanlar, zaten yurtlarında hiç oturmamış gibi oldular. Şuayb´ı yalanlamış olanlar; hüsrana uğrayanlar, işte onlar oldular.
MUHAMMET ESED :
Onlar ki Şuaybı yalancı çıkarmak isteyen kimselerdi: Sanki orada hiç yaşamamış gibi oldular. Onlar ki, Şuaybı yalancı çıkarmak isteyen kimselerdi. Kendileri kaybeden kimseler oldular!
Ö NASUHİ BİLMEN :
Şuayb´ı tekzîp edenler, sanki orada hiç kalmamışlar gibi oldular. Şuayb´i yalanlayanlardır ki, en büyük zarara uğrayanlar onlar olmuşlardır.
TEFHİMÜL KURAN :
Şuayb´ı yalanlamakta olanlar, sanki orda ´hiç refah içinde yaşamamışlar´ gibi oldular; Şuayb´ı yalanlamakta olanlar, asıl büyük hüsrana uğrayanlar oldular.
SÜLEYMAN ATEŞ :
Şu´ayb´i yalanlayanlar, sanki yurtlarında hiç oturmamış gibi oldular. Şu´ayb´i yalanlayanlar... işte ziyana uğrayanlar, onlar oldular.
ŞABAN PİRİŞ :
(91-92.) Onları dehşetli bir sarsıntı tuttu ve oldukları yerde çöküp kaldılar. Şuayb’ı yalanlayanlar sanki orda hiç yaşamamış gibi oldular. Şuayb’ı yalanlayanların asıl kendileri mahvoldu.