Ve lein ezaknel insane minna rahmeten sümme neza´naha minh innehu leyeusün kefur
Ve le in ezaknal insâne minnâ rahmeten summe neza´nâhâ minh(minhu), innehu le yeûsun kefûr(kefûrun).
A. GÖLPINARLI :
İnsana, katımızdan bir rahmet tattırsak da sonra alıversek onu insandan, şüphe yok ki her şeyden ümidini keser, bir nankör olur gider.
ADEM UĞUR :
Eğer insana tarafımızdan bir rahmet (nimet) tattırır da sonra bunu ondan çekip alırsak, tamamen ümitsiz ve nankör olur.
ALİ FIKRİ YAVUZ :
İnsanoğluna, tarafımızdan bir rahmet (sıhhat ve zenginlik) taddırıp da sonra bunu çekip alıversek, şüphesiz ki o, Allah’ın ihsanından tamamen ümidini kesen, evvelki nimeti unutan nakör bir kimse olur.
BEKİR SADAK :
And olsun ki, insana nimetimizi tattirir sonra onu ondan cekip alirsak, o suphesiz umutsuz bir nankore doner.
CELAL YILDIRIM :
İnsana kendi tarafımızdan bir rahmet tattırdıktan sonra, onu ondan çekip alırsak, (bir de bakarsın ki) o çok umutsuz ve çok nankördür.
DİYANET :
Eğer insana tarafımızdan bir rahmet (nimet) tattırır da, sonra bunu ondan çekip alırsak, şüphesiz o ümitsiz ve nankör oluverir.
DİYANET VAKFI :
Eğer insana tarafımızdan bir rahmet (nimet) tattırır da sonra bunu ondan çekip alırsak, tamamen ümitsiz ve nankör olur.
DİYANET İSLERİ :
And olsun ki, insana nimetimizi tattırır sonra onu ondan çekip alırsak, o şüphesiz umutsuz bir nanköre döner.
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
Ve şayed insana tarafımızdan bir rahmet tattırır sonra da onu ondan alıverirsek şüphesiz ki o çok me´yustur, nankördür
ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
Şayet insana tarafımızdan bir nimet tattırıp sonra da onu kendisinden çekip alırsak, şüphesiz ki, o bütün ümidini yitirir ve nankör biri oluverir.
GÜLTEKİN ONAN :
Andolsun, biz insana tarafımızdan bir rahmet tattırıp sonra bunu kendisinden çekip alsak, kuşkusuz o, (artık) umudunu kesmiş bir (çok / pek) kafirdir (mübalağa sigası).
H. BASRİ ÇANTAY :
İnsana bizden bir rahmet (ve ni´met) tatdırıb da sonra bunu kendisinden soyub alıversek, andolsun, (o anda) o, (Allahın fazlından) ümidini kesen bir adam, (evvelki ni´metleri tamamen unutan) bir nankördür.
FİZİLAL :
Eğer insana önce rahmetlerimizi tattırıp sonra onu elinden alsak, o mutsuz bir nanköre dönüşür.
İBNİ KESİR :
Biz, insana tarafımızdan bir rahmet tattırır, sonra onu geri alırsak; andolsun ki o, pek ümitsiz, pek nankör olur.
MUHAMMET ESED :
Bunun gibi, insana katımızdan bir rahmet tattırsak, sonra da onu kendisinden çekip alsak, hemen (önceki lütfumuzu) nankörce unutup umutsuzluğa düşer.
Ö NASUHİ BİLMEN :
Ve eğer insana tarafımızdan bir rahmet tattırır, sonra da onu ondan çekip alırsak şüphe yok ki o elbette çok me´yustur, nankördür.
TEFHİMÜL KURAN :
Andolsun, biz insana tarafımızdan bir rahmet tattırıp sonra bunu kendisinden çekip alsak, kuşkusuz o, (artık) umudunu kesmiş bir nankördür.
SÜLEYMAN ATEŞ :
Eğer biz insana, bizden bir rahmet taddırsak da sonra onu kendisinden çekip alsak, hemen o, umutsuzluğa düşer, nankör olur.
ŞABAN PİRİŞ :
Eğer insanlara tarafımızdan bir rahmet tattırıp, sonra onu kendisinden geri alırsak, o artık, ümitsiz bir nankör olur.