Ünzur keyfe faddalna ba´dahüm ala ba´d ve lel ahıratü ekberu deracativ ve ekberu tefdıyla
Unzur keyfe faddalnâ ba’dahum alâ ba’d(ba’dın), ve lel âhıretu ekberu derecâtin ve ekberu tafdîlâ(tafdîlen).
A. GÖLPINARLI :
Bak da gör, onların bir kısmını nasıl bir kısmından üstün ettik; elbette âhiretteki yücelik, dereceler bakımından da daha büyüktür, üstünlük bakımından da daha büyük.
ADEM UĞUR :
Baksana, biz insanların kimini kiminden nasıl üstün kılmışızdır! Elbette ki ahiret, derece ve üstünlük farkları bakımından daha büyüktür.
ALİ FIKRİ YAVUZ :
Bak, bir kısmını diğerine nasıl üstün kıldık (rızk ve mevkilerini değişik yaptık). Elbette âhiret, derece farkları yönünden daha büyüktür, faziletçe de daha yüksektir.
BEKİR SADAK :
Onlari birbirlerinden nasil ustun kildigimiza bir bak! Dogrusu ahirette daha buyuk dereceler ve daha buyuk ustunlukler vardir.
CELAL YILDIRIM :
Bak, onların kimini kiminden nasıl üstün kıldık ve şanıma and olsun ki, Âhiret, dereceler bakımından da daha büyüktür, üstünlük bakımından da daha büyüktür.
DİYANET :
Bak nasıl, onların kimini kimine üstün kıldık. Elbette ahiretteki dereceler daha büyüktür, üstünlükler daha büyüktür.
DİYANET VAKFI :
Baksana, biz insanların kimini kiminden nasıl üstün kılmışızdır! Elbette ki ahiret, derece ve üstünlük farkları bakımından daha büyüktür.
DİYANET İSLERİ :
Onları birbirlerinden nasıl üstün kıldığımıza bir bak! Doğrusu ahirette daha büyük dereceler ve daha büyük üstünlükler vardır.
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
Bak bir kısmını diğerine nasıl tafdıl etmişiz ve elbette Âhıret derecatca da daha büyük, tafdılce de daha büyüktür
ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
Bak! Bir kısmını diğerine nasıl üstün kılmışız; elbette ahiret hem dereceler bakımından, hem de üstünlük bakımından daha büyüktür.
GÜLTEKİN ONAN :
Onlardan kimini kimine nasıl üstün tuttuğumuzu gör. Muhakkak ahiret dereceler bakımından daha büyüktür, üstünlük bakımından da daha büyüktür.
H. BASRİ ÇANTAY :
Baksan a, biz onların kimini kiminden nasıl üstün kıldık. Elbette âhiret, dereceler (farkları) i´tibariyle de daha büyükdür, üstün kılmak bakımından da daha büyükdür.
FİZİLAL :
Bir baksana, insanları dünyada nasıl birbirinden üstün kıldık. Oysa ahiretin dereceleri daha büyük olduğu gibi, aralarındaki üstünlük farkları daha geniş çaplıdır.
İBNİ KESİR :
Bak, nasıl onların bir kısmını bir kısmına üstün kıldık. Elbetteki ahiret; dereceler bakımından da büyüktür, üstünlük bakımından da.
MUHAMMET ESED :
Onların bazılarına (yeryüzünde) diğerlerine göre nasıl cömert davrandığımıza bir bak: fakat (unutma ki,) ahiret, paye olarak daha yüksek, erdem ve (manevi) zenginlik bakımından daha yücedir.
Ö NASUHİ BİLMEN :
Bak! Onların bazısını bazısı üzerine nasıl üstün kılmışızdır. Ve elbetteki ki, ahiret, dereceler itibariyle daha büyüktür ve üstünlük itibariyle de daha büyüktür.
TEFHİMÜL KURAN :
Onlardan bir kısmını bir kısmına nasıl üstün tuttuğumuzu gör. Muhakkak ahiret dereceler bakımından da daha büyüktür, üstünlük bakımından da daha büyüktür.
SÜLEYMAN ATEŞ :
Bak, (rızık bakımından) nasıl onların kimini kiminden üstün yaptık. Elbette âhiret, dereceler bakımından da daha büyük, üstünlük bakımından da daha büyüktür.
ŞABAN PİRİŞ :
Onları birbirlerinden nasıl üstün kıldığımıza bir bak! Ahiretin üstünlük ve fazileti ise daha büyüktür.