Ve kalu amenna bih ve enna lehümüt tenavüşü mim mekanim beıyd
Ve kâlû âmennâ bih(bihî), ve ennâ lehumut tenâvuşu min mekânin baîd(baîdin).
A. GÖLPINARLI :
Ve diyecekler ki: İnandık ona, fakat bu uzak bir yerde nereden îmana kavuşacaklar, ondan faydalanacaklar?
ADEM UĞUR :
(İş işten geçtikten sonra:) "Ona inandık" demişlerdir, ama uzak yerden (dünya hayatı gelip geçtikten sonra) imana kavuşmak onlar için nasıl mümkün olur?
ALİ FIKRİ YAVUZ :
(Ve azabı gördükleri zaman): “-Biz O’na= Hz. Muhammed’e (s.a.v.) iman ettik.” demektedirler; fakat uzak bir yerden (ahiretten) tevbe etmek nerede?
BEKİR SADAK :
(51-52) Onlari korktuklari zaman bir gorsen; artik kurtulus yoktur; cehenneme yakin bir yerde yakalanmislardir. O zaman, «Allah´a inandik» derler ama, ahiret gibi uzak bir yerden imana nasil kolayca ulasirlar?
CELAL YILDIRIM :
«Biz O´na imân ettik» derler. Ama uzak bir yerden (Âhiret´ten imâna) el sunmak (Dünya´ya yeniden döndürülmek) onlara nereden?
DİYANET :
(Azabı görünce), “ona inandık derler” ama onlar için, artık uzak bir yerden (dünyadan) iman elde etmek nasıl mümkün olur?
DİYANET VAKFI :
(İş işten geçtikten sonra:) «Ona inandık» demişlerdir, ama uzak yerden (dünya hayatı gelip geçtikten sonra) imana kavuşmak onlar için nasıl mümkün olur?
DİYANET İSLERİ :
Onları korktukları zaman bir görsen; artık kurtuluş yoktur, cehenneme yakın bir yerde yakalanmışlardır. O zaman, "Allah'a inandık" derler ama, ahiret gibi uzak bir yerden imana nasıl kolayca ulaşırlar?
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
Ve «iyman ettik ona» demektedirler, fakat onlara uzak yerden el sunmak nerede?
ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
Ve: «O´na iman ettik!» demektedirler, fakat onlara uzak yerden el sunmak nerede?
GÜLTEKİN ONAN :
"Biz O´na inandık" derler; ancak onlara uzak bir yerden (ahiretten imana) el uzatmak nerede?
H. BASRİ ÇANTAY :
«Ona îman etdik» demişlerdir. Fakat onlar için (dünyâye) uzak (kalmış) bir yerden (tevbeye) el sunmak nerede?.
FİZİLAL :
O´na inandık derler, ama artık iyice uzağında kaldıkları imanı nasıl yakalayacaklardır?
İBNİ KESİR :
O´na inandık demişlerdir. Ama uzak bir yerden nasıl kolayca imana ulaşılır?
MUHAMMET ESED :
ve (görsen, nasıl) "Biz (şimdi) ona inandık!" diye yalvarırlar fakat nasıl bu kadar uzaktan (kurtuluşa) ere(ceklerini ümit ede)bilirler?
Ö NASUHİ BİLMEN :
Ve demiş olurlar ki, ona imân ettik. Fakat onlara uzak bir yerden el sunmak nerede?
TEFHİMÜL KURAN :
«Biz O´na iman ettik» derler; ancak onlara uzak bir yerden (ahiretten imana) el uzatmak nerede?
SÜLEYMAN ATEŞ :
"Ona inandık" demektedirler, ama uzak yerden (tâ dünyâdan imanı) nasıl alabilsinler?
ŞABAN PİRİŞ :
-Ona inandık, derler. Bu kadar uzak yerden ona nasıl ulaşılır? (İnanmak neye yarar?)