A. GÖLPINARLI :
Derken hemdemlerini, kavmini, kabîlesini çağırır.
ADEM UĞUR :
O, hemen gidip meclisini (kendi taraftarlarını) çağırsın.
ALİ FIKRİ YAVUZ :
O vakit, (kendisine yardım için) taraftarlarını çağırıb toplasın.
BEKİR SADAK :
O zaman, kafadarlarini cagirsin,
CELAL YILDIRIM :
Artık o yandaşlarını çağırsın.
DİYANET :
Haydi, taraftarlarını çağırsın.
DİYANET VAKFI :
(15-19) Hayır, hayır! Eğer vazgeçmezse, derhal onu alnından (perçeminden), o yalancı, günahkâr alından (perçemden) yakalarız (cehenneme atarız). O, hemen gidip meclisini (kendi taraftarlarını) çağırsın. Biz de zebânîleri çağıracağız. Hayır! Ona uyma! Allah´a secde et ve (yalnızca O´na) yaklaş!
DİYANET İSLERİ :
O zaman, kafadarlarını çağırsın,
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
O vakıt çağırsın o kurultayını, meclisini
ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
O zaman çağırsın kurultayını, meclisini!
GÜLTEKİN ONAN :
O zaman da meclisini (yakın çevresini ve yandaşlarını) çağırsın.
H. BASRİ ÇANTAY :
O vakit (durmasın) meclisini da´vet etsin!
FİZİLAL :
O zaman gitsin de taraftarlarını çağırsın.
İBNİ KESİR :
Öyleyse topluluğunu çağırsın dursun.
MUHAMMET ESED :
Bırak, kendi aklının (asılsız, düzmece) tavsiyelerini (yardımına) çağırsın,
Ö NASUHİ BİLMEN :
Artık, o, encümeni çağırsın.
TEFHİMÜL KURAN :
O zaman da meclisini (yakın çevresini ve yandaşlarını) çağırsın.
SÜLEYMAN ATEŞ :
O zaman (o gitsin) de meclisini (adamlarını) çağırsın.