Belit tebeallezıne zalemu ehvaehüm bi ğayri ılm fe mey yehdı men edallellah ve ma lehüm min nasırın
Belittebeallezîne zalemû ehvâehum bi gayri ilm(ilmin), fe men yehdî men edallallâh(edallallâhu), ve mâ lehum min nâsırîn(nâsırîne).
A. GÖLPINARLI :
Hayır, o zulmedenler, bilgisizce kendi havalarına uydular; Allah´ın saptırdığı kişiyi kim doğru yola sevkedebilir? Ve onlara bir yardımcı da yoktur.
ADEM UĞUR :
Gel gör ki haksızlık edenler, bilgisizce kötü arzularına uydular. Allah´ın saptırdığını kim doğru yola eriştirebilir? Onlar için herhangi bir yardımcı yoktur.
ALİ FIKRİ YAVUZ :
Doğrusu (şirke varmakla nefislerine) zulmedenler, cahil oldukları halde hevalarına uydular. Artık Allah’ın saptırdığı kimseyi, kim hidayete (Allah’ın dinine) erdirebilir? O kâfirler için (Allah’ın azabını engelliyecek) yardımcılardan da (hiç kimse) bulunmaz.
BEKİR SADAK :
Hayir; zulmedenler, koru korune kendi heveslerine uymuslardir. Allah´in saptirdigi kimseleri kim dogru yola eristirebilir? Onlarin yardimcilari da yoktur.
CELAL YILDIRIM :
Ne var ki zulmedenler, bilgisizce kendi heveslerine uymuşlardır. Allah´ın saptırdığını kim doğru yola iletebilir? Bu durumda onlara yardımcılar da yoktur.
DİYANET :
Fakat, zulmedenler bilgisizce nefislerinin arzularına uydular. Allah’ın (bu şekilde) saptırdığı kimseleri kim doğru yola iletir? Onların hiçbir yardımcıları yoktur.
DİYANET VAKFI :
Gel gör ki haksızlık edenler, bilgisizce kötü arzularına uydular. Allah´ın saptırdığını kim doğru yola eriştirebilir? Onlar için herhangi bir yardımcı yoktur.
DİYANET İSLERİ :
Hayır; zulmedenler, körü körüne kendi heveslerine uymuşlardır. Allah'ın saptırdığı kimseleri kim doğru yola eriştirebilir? Onların yardımcıları da yoktur.
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
Fakat zulmedenler hiç bir ılimsiz hevalarına uydular, artık Allahın şaşırddığını kim yola getirebilir? onlara yardımcılardan eser de yoktur
ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
Fakat zulmedenler bilgisizce heveslerine uydular. Artık Allah´ın şaşırttığını kim yola getirebilir? Onlara yardımcılardan eser de yoktur!
GÜLTEKİN ONAN :
Hayır, zulmedenler, hiç bir bilgiye dayanmaksızın kendi hevalarına uymuşlardır. Tanrı´nın saptırdığını kim hidayete erdirebilir? Onların hiç bir yardımcıları yoktur.
H. BASRİ ÇANTAY :
Hayır, o zulmedenler bilgisizce kendi nevalarına tabi´ oldu (lar). Artık Allahın sapdırdığı kimseyi kim doğru yola iletebilir? Onlar için yardımcılardan (hiçbir şey) yokdur.
FİZİLAL :
Hayır o zulmedenler körü körüne kendi heveslerine uymuşlardır. Allah’ın saptırdığı kimseyi kim doğru yola iletebilir? Onların yardımcıları da yoktur.
İBNİ KESİR :
Hayır, o zulmedenler; bilgisizce kendi heveslerine uymuşlardır. Allah´ın saptırdığı kimseyi kim doğru yola iletebilir? Onların yardımcıları da yoktur.
MUHAMMET ESED :
Ne var ki, zulüm işlemeye şartlanmış olanlar bir (hakikat) bilgisine dayanmadan kendi arzu ve heveslerinin peşinde giderler. Allah´ın (bu şekilde) saptırdıklarını kim doğru yola sevk edebilir ve (bu işde) kim onlara yardım edebilir?
Ö NASUHİ BİLMEN :
Fakat zulmedenler, bilmeksizin kendi hevâlarına tâbi oldular. Artık Allah´ın dalâlete düşürdüğünü kim hidâyete erdirebilir? Ve onlar için yardım edeceklerden (kimse de) yoktur.
TEFHİMÜL KURAN :
Hayır, zulmetmekte olanlar, hiç bir bilgiye dayanmaksızın kendi heva (istek ve tutku)larına uymuşlardır. Allah´ın saptırdığını kim hidayete erdirebilir? Onların hiç bir yardımcıları yoktur.
SÜLEYMAN ATEŞ :
Hayır, zulmedenler, bilgisizce keyiflerine uydular. Allâh´ın şaşırttığını (Allâh´ın gönderdiği hidâyete uymadığı için düştüğü sapıklığında terk ettiği kimseyi) kim yola getirebilir? Onların hiçbir yardımcıları yoktur.
ŞABAN PİRİŞ :
Hayır, O zalimler bilgisizce kendi arzularına uymuşlardır. Allah’ın sapıklıkta bıraktığı kimseye, kim yol gösterir? Onların hiç bir yardımcısı yoktur.