Fe radednahü ila ümmihı key tekarra aynühaa ve la tahzene ve li ta´leme enne va´dellahi hakkuv ve lakinne ekserahüm la ya´lemun
Fe redednâhu ilâ ummihî key tekarra aynuhâ ve lâ tahzene ve li ta’leme enne va’dallâhi hakkun ve lâkinne ekserehum lâ ya’lemûn(ya’lemûne).
A. GÖLPINARLI :
Derken, gözü aydın olsun, ışıklansın ve mahzûn olmasın ve Allah´ın vaadettiği şeyin, şüphesiz gerçek olduğunu bilsin diye tekrar anasına verdik onu, fakat insanların çoğu bilmez.
ADEM UĞUR :
Böylelikle biz onu, anasına, gözü aydın olsun, gam çekmesin ve Allah´ın vâdinin gerçek olduğunu bilsin diye geriverdik. Fakat yine de pek çoğu (bunu) bilmezler.
ALİ FIKRİ YAVUZ :
İşte böylece onu annesine geri verdik ki, gözü aydın olsun, kederlenmesin ve Allah’ın vaadinin şüphe götürmez hak olduğunu bilsin. Fakat (Mısır halkının) çoğu bunu bilmezler.
BEKİR SADAK :
Boylece onu, annesinin gozu aydin olsun, uzulmesin, Allah´in verdigi sozun gercek oldugunu bilsin diye, ona geri cevirdik. Fakat cogu bilmezler. *
CELAL YILDIRIM :
Böylece onu, tekrar anasına döndürdük ki gözü aydınlık olsun, üzülmesin ve Allah´ın va´dinin hak olduğunu bilsin. Ne var ki onların çoğu bunu (bu gerçeği ve taşıdığı hikmeti) bilmezler.
DİYANET :
Böylece biz, anasının gözü aydın olsun ve üzülmesin, Allah’ın va’dinin hak olduğunu bilsin diye onu anasına geri döndürdük. Fakat onların pek çoğu bunu bilmezler.
DİYANET VAKFI :
Böylelikle biz onu, anasına, gözü aydın olsun, gam çekmesin ve Allah´ın vâdinin gerçek olduğunu bilsin diye geri verdik. Fakat yine de pek çoğu (bunu) bilmezler.
DİYANET İSLERİ :
Böylece onu, annesinin gözü aydın olsun, üzülmesin, Allah'ın verdiği sözün gerçek olduğunu bilsin diye, ona geri çevirdik. Fakat çoğu bilmezler.
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
Bu suretle onu anasına iâde eyledik ki gözü aydın olsun da huzünlenmesin ve bilsin ki Allahın va´di muhakkak haktır ve lâkin çokları bilmezler
ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
Böylece Biz, Musa´yı annesine geri verdik ki, annesinin gözü aydın olsun, üzülmesin ve Allah´ın va´dinin kesinlikle gerçek olduğunu bilsin diye; fakat çokları bilmezler.
GÜLTEKİN ONAN :
Böylelikle, gözünün aydın olması, üzülmemesi ve gerçekten Tanrı´nın vaadinin hak olduğunu bilmesi için onu annesine geri vermiş olduk. Ancak onların çoğu bilmezler.
H. BASRİ ÇANTAY :
İşte (böylece) onu anasına iaade etdik. Tâki gözü aydın olsun, tasalanmasın, Allahın va´dinin şübhesiz bir hak olduğunu bilsin. Fakat onların çoğu (bunu) bilmezler.
FİZİLAL :
Böylece biz onu annesine geri verdik ki gözü aydın olsun, üzülmesin ve Allah´ın vaadinin gerçek olduğunu bilsin. Fakat çoğu bunu bilmez.
İBNİ KESİR :
Böylece onun gözü aydın olsun, tasalanmasın ve Allah´ın vaadinin mutlak gerçek olduğunu bilsin diye, annesine geri verdik. Ama onların çoğu bilmezler.
MUHAMMET ESED :
İşte böylece, o´nu annesine kavuşturduk ki gözü gönlü aydınlansın, artık üzülmesin ve onların çoğu bunu bilmeseler bile o, Allah´ın verdiği sözün mutlaka gerçekleşeceğini bilsin!
Ö NASUHİ BİLMEN :
Artık O´nu validesine döndürdük ki, gözü aydın olsun ve mahzun olmasın ve bilmiş olsun ki, Allah´ın vaadi şüphe yok ki haktır, velâkin onların çoğu bilmezler.
TEFHİMÜL KURAN :
Böylelikle, gözünün aydın olması, hüzne kapılmaması ve gerçekten Allah´ın va´dinin hak olduğunu bilmesi için, onu annesine geri vermiş olduk. Ancak onların çoğu bilmezler.
SÜLEYMAN ATEŞ :
Böylece biz onu, annesine geri verdik ki gözü aydın olsun, üzülmesin ve Allâh´ın va´dinin gerçek olduğunu bilsin. Fakat çokları bilmezler.
ŞABAN PİRİŞ :
Böylece onu; gözü aydın olsun, üzülmesin ve Allah’ın vaadinin gerçek olduğunu bilsin diye annesine geri verdik. Fakat, onların çoğu bilmezler.