A. GÖLPINARLI :
Derken kavminin karşısına süslenip çıktı da dünyâ yaşayışını dileyenler, ne olurdu dediler, bize de Kârun´a verilen verilseydi, şüphe yok ki o, dünyâ malından büyük bir nasîbe sâhip.
ADEM UĞUR :
Derken, Karun, ihtişamı içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını arzulayanlar: Keşke Karun´a verilenin benzeri bizim de olsaydı; doğrusu o çok şanslı! dediler.
ALİ FIKRİ YAVUZ :
(Derken bir gün Karûn) zînet ve ihtişamı içinde kavmine karşı çıktı. Dünya hayatını arzu edenler: “- Keşki Karûn’a verilen mal gibi, bizim de olsa! O, gerçekten büyük bir bahtiyardır.” dediler.
BEKİR SADAK :
Karun, ihtisam icinde milletinin karsisina cikti. Dunya hayatini isteyenler: «Karun´a verildigi giibi bizim de olsa; dogrusu o buyuk bir varlik sahibidir» demislerdi.
CELAL YILDIRIM :
Derken Karun (bir gün) şatafat içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını (gönülden) arzu edenler, «keşke Karun´a verilenin bir benzeri bizim de olsaydı; doğrusu o büyük bir pay sahibidir» diye temennide bulundular.
DİYANET :
Kârûn, zineti ve görkemi içerisinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını arzu edenler, “Keşke Kârûn’a verilen (servet) gibi bizim de (servetimiz) olsaydı. Şüphesiz o büyük bir servet sahibidir” dediler.
DİYANET VAKFI :
Derken, Karun, ihtişamı içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını arzulayanlar: Keşke Karun´a verilenin benzeri bizim de olsaydı; doğrusu o çok şanslı! dediler.
DİYANET İSLERİ :
Karun, ihtişam içinde milletinin karşısına çıktı. Dünya hayatını isteyenler: "Karun'a verildiği gibi bizim de olsa; doğrusu o büyük bir varlık sahibidir" demişlerdi.
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
Derken ziyneti içinde kavmına karşı huruç etti, Dünya hayati arzu edenler ah, dediler, ne olurdu şu Karûna verilen gibi bizim de olsa! O cidden büyük bir bahtiyar
ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
Derken, ihtişamı içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını arzu edenler: «Ah ne olurdu, şu Karun´a verilen gibisi bizim de olsa; o gerçekten büyük bir bahtiyar (varlık sahibi)!» dediler.
GÜLTEKİN ONAN :
Böylelikle kendi ihtişamlı süsü içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını istemekte olanlar: "Ah keşke, Karun´a verilenin bir benzeri bizim de olsaydı. Gerçekten o, büyük bir pay sahibidir" dediler.
H. BASRİ ÇANTAY :
Derken zîneti (debdebesi) içinde kavminin karşısına çıkdı. Dünyâ hayâtını arzu edenler: «Nolurdu, dediler, Kaaruna verilen (şu servet) gibi bizim de (malımız) olsaydı. O, hakıykaten büyük nasîb saahibidir.
FİZİLAL :
Karun süsü, debdebesi içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını isteyenler; «Keşke Karun´a verilenlerin bir benzeri de bize verilse, doğrusu o büyük varlık sahibidir» demişlerdi.
İBNİ KESİR :
Debdebe içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını isteyenler: keşki Karun´a verildiği gibi bizim de olsaydı. Doğrusu o, büyük bir varlık sahibidir, demişlerdi.
MUHAMMET ESED :
(Karun) işte böyle görkem ve gösteriş içinde soydaşlarının karşısına çıkardı. (Öyle ki,) yalnızca dünya hayatına gözünü dikenler (ona bakıp da): "Ah, n´olurdu" derlerdi, "Karun´a verildiği kadar bize de verilseydi! Çünkü o gerçekten çok talihli biri!"
Ö NASUHİ BİLMEN :
Derken kavmine karşı ziynetiyle çıkıverdi. Dünya hayatını isteyenler dedi ki: «Keşke Karun´a verilmiş olan şeyin misli, bizim için de verilmiş olsa. Şüphe yok ki, o pek büyük bir baht sahibidir.»
TEFHİMÜL KURAN :
Böylelikle kendi ihtişamlı süsü içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını istemekte olanlar: «Ah keşke, Kârun´a verilenin bir benzeri bizim de olsaydı. Gerçekten o, büyük bir pay sahibidir» dediler.
SÜLEYMAN ATEŞ :
(Kârûn) süsü, (debdebesi) içinde kavminin karşısına çıktı. dünyâ hayâtını isteyenler: "Keşke Kârûn´a verilenin bir benzeri de bize verilseydi, dediler, gerçekten onun büyük şansı var!"
ŞABAN PİRİŞ :
Kavminin karşısına süslü takılarıyla çıkmıştı. Dünya hayatını isteyenler: -Keşke Karun’a verilen gibi bize de verilseydi. O, gerçekten çok şanslı demişlerdi.