A. GÖLPINARLI :
Sabahleyin birbirlerine sesleniyorlardı.
ADEM UĞUR :
Sabah olurken birbirlerine seslendiler.
ALİ FIKRİ YAVUZ :
Derken sabahleyin birbirlerine seslendiler:
BEKİR SADAK :
(21-22) Sabah erken: «Urunlerinizi devsirecekseniz erken cikin» diye birbirlerine seslendiler.
CELAL YILDIRIM :
Sabahleyin birbirlerine seslendiler:
DİYANET :
(21-22) Derken, sabahleyin birbirlerine, “Haydi, eğer ürününüzü devşirecekseniz erkenden gidin” diye seslendiler.
DİYANET VAKFI :
(21-22) (Beri tarafta ise) onlar, sabah olurken: Madem devşireceksiniz, hadi erkenden mahsülünüzün başına gidin! diye birbirlerine seslendiler.
DİYANET İSLERİ :
Sabah erken: "Ürünlerinizi devşirecekseniz erken çıkın" diye birbirlerine seslendiler.
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
Derken sabaha yakın birbirlerine seslendiler
ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
Derken sabaha yakın birbirlerine seslendiler.
GÜLTEKİN ONAN :
Nihayet sabah vakti birbirlerine seslendiler.
H. BASRİ ÇANTAY :
İşte sabaha karşı birbirlerini çağırdılar.
FİZİLAL :
Sabahleyin birbirlerine seslendiler.
İBNİ KESİR :
Sabah erken birbirlerine seslendiler;
MUHAMMET ESED :
Sabah erken kalktıklarında birbirlerine seslendiler:
Ö NASUHİ BİLMEN :
(20-21) Artık o bostan yanarak simsiyah kesilmiş gibi bir hale dönüverdi. Derken sabahladıkları vakit birbirlerine seslendiler.
TEFHİMÜL KURAN :
Nihayet sabah vakti birbirlerine seslendiler.
SÜLEYMAN ATEŞ :
Sabahleyin birbirlerine seslendiler:
ŞABAN PİRİŞ :
Sabahleyin birbirlerine seslendiler: