Ferıkan heda ve ferıkan hakka aleyhimüd dalaleh innehümüt tehazüş şeyatıyne evliyae min dunillahi ve yahsebune ennehüm mühtedun
Ferîkan hadâ ve ferîkan hakka aleyhimud dalâletu, innehumuttehazûş şeyâtîne evliyâe min dûnillâhi ve yahsebûne ennehum muhtedûn(muhtedûne).
A. GÖLPINARLI :
Halkın bir bölüğünü doğru yola sevketmiştir, bir bölüğüyse sapıklığı haketti. Zanneder misiniz Allah´ı bırakıp da Şeytanları dost edinenler doğru yolu bulmuşlardır?
ADEM UĞUR :
O, bir gurubu doğru yola iletti, bir guruba da sapıklık müstehak oldu. Çünkü onlar Allah´ı bırakıp şeytanları kendilerine dost edindiler. Böyle iken kendilerinin doğru yolda olduklarını sanıyorlar.
ALİ FIKRİ YAVUZ :
Allah bir kısmına hidayet verdi ve bir kısmına da sapıklık inip yerleşti. Çünkü, Allah’ı bırakıp şeytanları dostlar edindiler. Bir de zannederler ki, kendileri hidayettedirler.
BEKİR SADAK :
Allah insanlardan bir takimini dogru yola eristirdi, fakat bir takimi da sapikligi haketti, cunku bunlar Allah´i birakip seytanlari dost edinmis ve kendilerini dogru yolda sanmislardi.
CELAL YILDIRIM :
Bir kısmını doğru yola iletti, bir kısmına da sapıklık hakkoldu. Çünkü bunlar Allah´ı bırakıp şeytanları dost edinmişlerdi de kendilerini doğru yolda sanmışlardı.
DİYANET :
Allah, bir kısmına hidayet etti, bir kısmına da sapıklık lâyık oldu. Çünkü onlar Allah’ı bırakıp şeytanları dost edinmişlerdi. Kendilerinin de doğru yolda olduklarını sanıyorlardı.
DİYANET VAKFI :
O, bir gurubu doğru yola iletti, bir guruba da sapıklık müstehak oldu. Çünkü onlar Allah´ı bırakıp şeytanları kendilerine dost edindiler. Böyle iken kendilerinin doğru yolda olduklarını sanıyorlar.
DİYANET İSLERİ :
Allah insanlardan bir takımını doğru yola eriştirdi, fakat bir takımı da sapıklığı haketti, çünkü bunlar Allah'ı bırakıp şeytanları dost edinmiş ve kendilerini doğru yolda sanmışlardı.
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
Bir kısmına hidayet buyurdu, bir kısmına da dalalet hakkoldu, çünkü bunlar, Allahı bırakıb Şeytanları evliya ittihâz ettiler, bir de kendilerini hidâyette zannederler
ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
O, bir kısmını doğru yola iletti, bir kısmına da sapıklık hak oldu. Çünkü onlar, Allah´ı bırakıp şeytanları dost edindiler. Bir de kendilerini doğru yolda sanırlar.
GÜLTEKİN ONAN :
Kimine hidayet verdi, kimi de sapıklığı haketti. Çünkü bunlar Tanrı´yı bırakıp şeytanları veli edinmişlerdi. Ve gerçekten onları doğru yolda saymaktadırlar.
H. BASRİ ÇANTAY :
(Allah) bir kısmına hidâyet verdi, bir kısmına da sapıklık hak oldu. Çünkü bunlar Allâhı bırakıb şeytanları kendilerine dostlar ve âmirler edindiler, öyle sanıyorlar ki onlar hakıykaten doğru yolu bulmuşlardır.
FİZİLAL :
Allah, insanların bir kesimini doğru yola iletti, bir kesimi de sapıklığı haketti. Çünkü onlar Allah´ı bir yana bırakarak şeytanları dost edindiler ve (buna rağmen) doğru yolda olduklarını sanıyorlar.
İBNİ KESİR :
Bir kısmını hidayete erdirdi, bir kısmına da sapıklık hak oldu. Çünkü onlar; Allah´ı bırakıp şeytanları kendilerine dostlar edindiler. Ve onlar; kendilerinin doğru yolda olduklarını sanıyorlardı.
MUHAMMET ESED :
O, (sizden) bazılarını doğru yola yönelterek onurlandıracak; ama bazıları(nız) için de doğru yoldan sapmak kaçınılmaz olacak: Çünkü, bakın, onlar Allahı bırakıp (kendi) kötü dürtülerini kendilerine dost edinecekler, hem de böylelikle doğru yolu bulmuş olduklarını sanarak!"
Ö NASUHİ BİLMEN :
Bir cemaate hidâyet etti, bir cemaatin üzerlerine de dalâlet hak oldu. Çünkü onlar Allah Teâlâ´yı (O´na ubûdiyeti) bırakıp şeytanları dostlar ittihaz ettiler. Ve zannederler ki, onlar hidâyete ermişlerdir.
TEFHİMÜL KURAN :
Bir kısmına hidayet verdi, bir kısmı da sapıklığı haketi. Çünkü bunlar, Allah´ı bırakıp şeytanları veli edinmişlerdi. Ve gerçekten onları doğru yolda saymaktadırlar.
SÜLEYMAN ATEŞ :
(O) bir topluluğu doğru yola iletti, bir topluluğa da sapıklık hak oldu. Çünkü onlar, şeytânları Allah´tan başka dostlar tuttular ve kendilerinin de doğru yolda olduklarını sanıyorlar.
ŞABAN PİRİŞ :
O, (insanların) bir bölümünü hidayete ulaştırdı, bir bölümüne ise sapıklık hak oldu; çünkü onlar, Allah’ı bırakıp, şeytanları veliler olarak benimsediler. Kendilerini de hidayette sanırlar.