A. GÖLPINARLI :
Yahut yerlere döşenmiş bir yoksulu.
ADEM UĞUR :
Veya hiçbir şeyi olmayan yoksula.
ALİ FIKRİ YAVUZ :
Yahud toprak üstüne yığılan miskine...
BEKİR SADAK :
(14-16) Yahut, aclik gununde, yakini olan bir oksuzu, yahut topraga serilmis bir yoksulu doyurmaktir.
CELAL YILDIRIM :
(14-15-16) Veya açlık gününde (kıtlık zamanında) hısım sayılan bir yetime veya yere serilmiş (bitkin, kimsesiz) bir yoksula yedirmektir.
DİYANET :
(14-16) Yahut şiddetli bir açlık gününde kendisiyle yakınlığı olan bir yetimi, yahut yerde sürünen bir yoksulu doyurmaktır.
DİYANET VAKFI :
(11-16) Fakat o, sarp yokuşu aşamadı. O sarp yokuş nedir bilir misin? Köle azat etmek veya açlık gününde yakını olan bir yetimi, yahut aç açık bir yoksulu doyurmaktır.
DİYANET İSLERİ :
Yahut, açlık gününde, yakını olan bir öksüzü, yahut toprağa serilmiş bir yoksulu doyurmaktır.
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
Veya toprak döşenen bir miskîne
ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
veya toprak döşenen (hiçbir varlığı olmayan) bir yoksula...
GÜLTEKİN ONAN :
Veya sürünen bir yoksulu.
H. BASRİ ÇANTAY :
yahud toprakda sürünen bir yoksula.
FİZİLAL :
Hiçbir şeyi olmayan yoksulu,
İBNİ KESİR :
Yahut yerde sürünen bir yoksula.
MUHAMMET ESED :
yahut toprağa uzanıp kalmış olan (yabancı) bir yoksulu,
Ö NASUHİ BİLMEN :
(15-16) Karabet sahibi olan bir yetime. Veyahut yerlere serilmiş bir yoksula.
TEFHİMÜL KURAN :
Veya sürünen bir yoksulu.
SÜLEYMAN ATEŞ :
Yahut hiçbir şeyi olmayan yoksulu.