A. GÖLPINARLI :
Ve hiçbir kimseden, bir nîmetle mükâfatlanmayı dilemez.
ADEM UĞUR :
Onun nezdinde hiçbir kimseye ait şükranla karşılanacak bir nimet yoktur.
ALİ FIKRİ YAVUZ :
Onda, (bu takva sahibinde) hiç kimsenin bir nimeti yoktur ki, (yaptığı hayırlı amel) o nimete karşılık tutulmuş olsun.
BEKİR SADAK :
(19-20) O yaptigi iyiligi birinden karsilik gormek icin degil, ancak yuce Rabbinin hosnudlugunu gozeterek yapmistir.
CELAL YILDIRIM :
O´nun yanında hiç birine, karşılığı verilecek bir (minnet borcu) nimeti yoktur.
DİYANET :
(19-20) O, hiç kimseye karşılık bekleyerek iyilik yapmaz. (Yaptığı iyiliği) ancak yüce Rabbinin rızasını istediği için (yapar).
DİYANET VAKFI :
(19-21) Yüce Rabbinin rızasını istemekten başka onun nezdinde hiçbir kimseye ait şükranla karşılanacak bir nimet yoktur. Ve o (buna kavuşarak) hoşnut olacaktır.
DİYANET İSLERİ :
O yaptığı iyiliği birinden karşılık görmek için değil, ancak yüce Rabbinin hoşnudluğunu (rızasını) gözeterek yapmıştır.
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
Ve onda hiç kimsenin mükâfat edilecek bir ni´meti yoktur
ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
Ve onda hiç kimsenin mükafat edilecek bir nimeti yoktur.
GÜLTEKİN ONAN :
Onun yanında hiç kimsenin karşılığı verilecek bir nimeti (borcu) yoktur.
H. BASRİ ÇANTAY :
Onun nezdinde bir kimsenin (Allah tarafından) mükâfat edilecek — hiçbir ni´met (ve minnet) i yokdur,
FİZİLAL :
O yaptığı iyiliği birinden karşılık görmek için yapmaz.
İBNİ KESİR :
O´nun nezdinde, bir kimsenin karşılık olarak verilecek hiç bir nimeti yoktur.
MUHAMMET ESED :
gördüğü bir iyiliğin karşılığı olarak değil,
Ö NASUHİ BİLMEN :
Halbuki, onun yanında hiçbir kimsenin bir nîmeti yoktur ki, o mükâfaatlansın.
TEFHİMÜL KURAN :
Onun yanında hiç kimsenin karşılığı verilecek bir nimeti (borcu, nimeti) yoktur;
SÜLEYMAN ATEŞ :
Ve onun yanında, hiç kimsenin karşılık verilecek bir ni´meti yoktur (o, verdiğini kendisine yapılan bir iyiliğin karşılığı olarak değil),
ŞABAN PİRİŞ :
Hiç kimseden bir karşılık, nimet beklemez.