Ve ya kavmi hazihı nakatüllahi leküm ayeten fezeruha te´kül fı erdıllahi ve la temessuha bi suin fe ye´huzeküm azabün karıb
Ve yâ kavmi hâzihî nâkatullâhi lekum âyeten fe zerûhâ te´kul fî ardıllâhi ve lâ temessûhâ bi sûin fe ye´huzekum azâbun karîb(karîbun).
A. GÖLPINARLI :
Ey kavmim, işte şu Allah´ın dişi devesi, size bir mûcize. Bırakın onu da yeryüzünde yiyip gezsin ve ona kötülükle dokunmayın, sonra pek yakın bir azap gelip çatar size.
ADEM UĞUR :
Ey kavmim! İşte size mucize olarak Allah´ın devesi. Onu bırakın, Allah´ın arzında yesin (içsin). Ona kötülük dokundurmayın; sonra sizi yakın bir azap yakalar.
ALİ FIKRİ YAVUZ :
Ey kavmim! İşte bu gördüğünüz, Allah’ın dişi devesi, size bir mûcizedir. Onu kendi haline bırakın, Allah’ın arzından yayılsın otlasın. Ona fena bir maksadla el sürmeyin, sonra sizi peşin bir azap yakalar.”
BEKİR SADAK :
«Ey milletim! Bu, size bir ayet olarak, Allah´in devesidir. Birakin onu, Allah´in topraginda otlasin; ona fenalik etmeyin,yoksa siz hemen azaba ugrarsiniz»
CELAL YILDIRIM :
Ey kavmim, işte bu size bir âyet (mu´cize, açık belge) olarak Allah´ın (belirlediği) dişi devedir; bırakın da Allah´ın arzında otlayadursun;ona kötülükle dokunmayın, yoksa çok yakın bir azâb sizi ya kalayı verir,
DİYANET :
“Ey kavmim! İşte size mucize olarak Allah’ın dişi bir devesi. Bırakın onu, Allah’ın arzında yayılıp otlasın. Ona kötülük dokundurmayın, yoksa sizi yakın bir azap yakalar.”
DİYANET VAKFI :
Ey kavmim! İşte size mucize olarak Allah´ın devesi. Onu bırakın, Allah´ın arzında yesin (içsin). Ona kötülük dokundurmayın; sonra sizi yakın bir azap yakalar.
DİYANET İSLERİ :
"Ey milletim! Bu, size bir ayet olarak, Allah'ın devesidir. Bırakın onu, Allah'ın toprağında otlasın; ona fenalık etmeyin, yoksa siz hemen azaba uğrarsınız"
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
Hem ey kavmim, işte şu: «Allahın nâkasi» size âyet, bırakın onu Allahın Arzında yayılsın, ve ona kötü bir maksatla el sürmeyin, sonra sizi yakın bir azâb yakalar
ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
Ey kavmim, işte şu Allah´ın dişi devesi size bir mucizedir; bırakın onu, Allah´ın toprağında yayılsın ve ona kötü bir maksatla el sürmeyin. Yoksa sizi yakın bir azap yakalar!» dedi.
GÜLTEKİN ONAN :
"Ey kavmim, size işte bir ayet olarak Tanrı´nın devesi; onu serbest bırakın, Tanrı´nın arzında yesin. Ona kötülük (etmek niyetiy)le dokunmayın. Yoksa sizi yakın bir azab sarıverir."
H. BASRİ ÇANTAY :
«Ey kavmim, işte size bir âyet (bir mu´cize) olmak üzere Allahın şu dişi devesi! Artık onu (serbest) bırakın. Allahın arzında yesin. Ona fenalık edib dokunmayın. Binnetîce sizi yakın bir azâb yakalar».
FİZİLAL :
Ey soydaşlarım, bu Allah´ın devesidir, size bir mucize olarak gönderildi; bırakın onu Allah´ın toprağında dolaşıp yesin içsin; ona bir kötülük dokundurmayın, yoksa yakın vadeli bir azaba çarpılırsınız.
İBNİ KESİR :
Ey kavmim; bu, size bir ayet olarak Allah´ın yarattığı dişi devedir, bırakın onu da Allah´ın toprağında otlasın. Ona kötü maksadla dokunmayın. Yoksa siz, pek yakın bir azaba uğrarsınız.
MUHAMMET ESED :
Ve "Ey kavmim!" diye, devam etti, "Bu, Allah´a ait olan dişi deve sizin için bir işaret olacaktır; bunun için, onu bırakın Allah´ın arzında otlasın; ona bir kötülük yapmayın, yoksa beklenmedik bir azaba duçar olursunuz!"
Ö NASUHİ BİLMEN :
«Ve ey kavmim! İşte şu sizin için bir mucize olmak üzere Allah´ın bir dişi devesidir. Artık onu bırakınız, Allah´ın arzında otlasın ve ona bir kötülükle dokunmayınız, sonra sizi pek yakın bir azap yakalar.»
TEFHİMÜL KURAN :
«Ey kavmim, size işte bir ayet olarak Allah´ın devesi; onu serbest bırakın, Allah´ın arzında yesin. Ona kötülük (vermek niyetiy) le dokunmayın. Yoksa sizi yakın bir azab sarıverir.»
SÜLEYMAN ATEŞ :
"Ey kavmim, işte şu, Allâh´ın devesi, size bir mu´cizedir. Bırakın onu, Allâh´ın arzında yesin, ona bir kötülük dokundurmayın, yoksa sizi yakın bir azâb yakalar!"
ŞABAN PİRİŞ :
-Ey halkım, Bu, size açık bir belge olarak Allah’ın devesidir. Onu bırakın, Allah’ın arzında yayılsın. Ona kötülük etmeyin; yoksa sizi çok yakında bir azap çarpar.