Kezâlik(kezâlike), ve kad ehatnâ bimâ ledeyhi hubrâ(hubren).
A. GÖLPINARLI :
Böyleydi işte bu, gerçekten de nesi var, nesi yoksa bilgimiz hepsine şâmildir, hepsinden de haberdarız.
ADEM UĞUR :
İşte böylece onunla ilgili her şeyden haberdardık.
ALİ FIKRİ YAVUZ :
İşte Zü’l-karneyn’in kudret ve saltanatı böyleydi. Halbuki onun yanında (asker ve harp vasıtaları gibi daha) neler vardı ki, biz, tamamını ilmimizle kuşatmışızdır.
BEKİR SADAK :
Iste bunun gibi, onun yaptiklarinin hepsini bastanbasa biliyorduk.
CELAL YILDIRIM :
İşte böylece onun yanında olan her şeyi kuşatıp biliyorduk.
DİYANET :
İşte böyle. Şüphesiz biz onun yanındakileri ilmimizle kuşatmışızdır.
DİYANET VAKFI :
İşte böylece onunla ilgili her şeyden haberdardık.
DİYANET İSLERİ :
İşte bunun gibi, onun yaptıklarının hepsini baştanbaşa biliyorduk.
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
Böyle, halbuki onun yanında neler vardı temamını biz biliyorduk
ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
İşte böyle. Halbuki Biz, onun yanında nelerin bulunduğunu tamamen biliyorduk.
GÜLTEKİN ONAN :
İşte böyle, onun yanında "özü kapsayan bilgi olduğunu" (veya yanında olup biten her şeyi) biz (ilmimizle) büsbütün kuşatmıştık.
H. BASRİ ÇANTAY :
İşte (Zülkarneynin işi) böyle idi. Halbuki onun yanında (neler vardı) ki biz hepsini ilm (imiz) le kuşatmışızdır.
FİZİLAL :
İşte böyle, onun serüveni, bütün ayrıntıları ile bilgimizin kapsamı içindedir.
İBNİ KESİR :
İşte bunun gibi, onun yaptıklarının hepsini baştan başa biliyorduk Biz.
MUHAMMET ESED :
(Biz onları) işte böyle (bir yaşama tarzı içinde, böyle bir düzeyde bırakmıştık ve o da onları öylece kendi hallerine bıraktı;) ve muhakkak ki sınırsız bilgimizle Biz onun zihninden geçenleri kuşatmış bulunuyorduk.
Ö NASUHİ BİLMEN :
İşte böylece. Ve şüphe yok ki, onun yanında neler olduğunu Biz ilmen ihata etmişizdir.
TEFHİMÜL KURAN :
İşte böyle, onun yanında «özü kapsayan bilgi olduğunu» (veya yanında olup biten her şeyi) Biz (ilmimizle) büsbütün kuşatmıştık.
SÜLEYMAN ATEŞ :
İşte (Zu´l-Karneyn) böyle (yüksek bir mevkie ve hükümranlığa sâhip) idi. Onun yanında (daha) nice bilgi ve yetki bulunduğunu biliyorduk.
ŞABAN PİRİŞ :
İşte böyle, onun yanındakilerin hepsini baştan başa biliyorduk.