Ve iza leküllezıne amenu kalu amenna* ve iza hala ba´duhüm ila ba´din kalu etühaddisunehüm bi ma fetehallahü aleyküm li yühaccuküm bihı ınde rabbiküm* e fe la ta´kılun
Ve izâ lekûllezîne âmenû kâlû âmennâ, ve izâ halâ ba’duhum ilâ ba’din kâlû e tuhaddisûnehum bi mâ fetehallâhu aleykum li yuhâccûkum bihî inde rabbikum e fe lâ ta’kılûn(ta’kılûne).
A. GÖLPINARLI :
Onlar, inananlarla buluştular mı inandık derler de sonra birbirleriyle yalnız kaldılar mı aklınız mı yok derler, Rabbiniz indinde sizinle çekişsinler, aleyhinize delil göstersinler diye mi Allah´ın size açıkladığı şeyi tutup onlara söylüyorsunuz?
ADEM UĞUR :
(Münafıklar) inananlarla karşılaştıklarında "İman ettik" derler. Birbirleriyle başbaşa kaldıkları vakit ise: Allah´ın size açtıklarını (Tevrat´taki bilgileri), Rabbiniz katında sizin aleyhinize hüccet getirmeleri için mi onlara anlatıyorsunuz; bunları düşünemiyor musunuz? derler.
ALİ FIKRİ YAVUZ :
Yahûdilerin münafıkları; müminlerle karşılaştıkları zaman; “- Biz de sizin gibi müminleriz” derlerdi. Birbirleriyle tenhada başbaşa kaldıkları vakit, ileri gelen Yahûdiler, münafıklara:”- Allah’ın size beyan buyurduğu (Rasûlüllah’a ait Tevrat’daki vasıfları), müminler, Rabbiniz katında aleyhinize delil getirsinler diye mi onlara söyleyip duruyorsunuz? buna aklınız ermiyor mu” derlerdi.
BEKİR SADAK :
Inananlarla karsilastiklari zaman, «Inandik» derlerdi; birbirleriyle yalniz kaldiklarinda, «Rabbinizin katinda size karsi huccet gostersinler diye mi Allah´in size acikladigini onlara anlatiyorsunuz? Bunu akletmiyor musunuz?» derlerdi.
CELAL YILDIRIM :
Onlar imân edenlerle karşılaştıkları zaman, «inandık» derlerdi. Birbirleriyle tenha kaldıkları zaman, «Allah´ın size açtığı şeyi, Rabblniz katından size kanıt olarak getirsinler diye mi onlara anlatıyorsunuz? (Buna) aklınız ermiyor mu ?» derlerdi.
DİYANET :
Onlar iman edenlerle karşılaşınca, “İman ettik” derler. Birbirleriyle baş başa kaldıklarında da şöyle derler: “Rabbinizin huzurunda delil olarak kullanıp sizi sustursunlar diye mi, Allah’ın (Tevrat’ta) size bildirdiklerini onlara söylüyorsunuz? (Bu kadarcık şeye) akıl erdiremiyor musunuz?”
DİYANET VAKFI :
(Münafıklar) inananlarla karşılaştıklarında «İman ettik» derler. Birbirleriyle başbaşa kaldıkları vakit ise: Allah´ın size açtıklarını (Tevrat´taki bilgileri), Rabbiniz katında sizin aleyhinize hüccet getirmeleri için mi onlara anlatıyorsunuz; bunları düşünemiyor musunuz? derler.
DİYANET İSLERİ :
İnananlarla karşılaştıkları zaman, "İnandık" derlerdi; birbirleriyle yalnız kaldıklarında, "Rabbinizin katında size karşı hüccet göstersinler diye mi Allah'ın size açıkladığını onlara anlatıyorsunuz? Bunu akletmiyor musunuz?" derlerdi.
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
Hem iman edenlere rast geldiklerinde «amenna» derler. Birbirleriyle halvet yaptıklarında da «rabbinizin huzurunda aleyhinize huccet edinsinler diye mi tutup Allahın size açtığı hakikati onlara söylüyorsunuz? aklınız yok mu be?» dediler
ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
İman edenlere rasladıklarında: «İnandık» derler. Birbirleriyle başbaşa kaldıklarında da: «Rabbinizin huzurunda aleyhinize delil olarak kullansınlar diye mi tutup Allah´ın size açıkladığı hakikatı onlara söylüyorsunuz? Aklınız yok mu be!» derler.
GÜLTEKİN ONAN :
İnananlarla karşılaştıklarında "inandık" derler; başbaşa kaldıklarında ise "Tanrı´nın size açıkladığını / açtığını (fetehallahu) rabbiniz katında size (karşı) delil olarak kullanmaları / delil getirmeleri (liyuhacciküm) için mi onlara anlatıyorsunuz / söylüyorsunuz (etuhaddisunehüm)? Akletmez misiniz?" derler.
H. BASRİ ÇANTAY :
(Yahudi münafıklar) îman edenlere kavuşdukları zaman «İnandık» derler. Birbirine (dönüb) halvet oldukları vakit ise (aralarındaki ileri gelenler, münafıklık eden arkadaşlarına) : «Allahın size açdığı şey´i (Resûlüllahın sıfatlarına ve sâireye dâir Tevratda öğretdiklerini) mü´minler onunla Rabbiniz katında (aleyhinizde) kuvvetli delîl getirsinler diye mi onlara söyleyib duruyorsunuz? Buna aklınız ermiyor mu?» derler.
FİZİLAL :
Onlar müminler ile karşılaştıklarında «inandık» derler. Fakat birbirleri ile başbaşa kaldıkları zaman «Rabbiniz katında aleyhinize delil olarak kullansınlar diye mi Allah´ın size açıkladıklarını onlara anlatıyorsunuz? Bunun yanlış olduğuna aklınız ermiyor mu?» derler.
İBNİ KESİR :
Mü´minlerle karşılaştıkları zaman, inandık derlerdi, birbirleriyle baş başa kaldıklarında, Rabbınızın katında, aleyhinde delil göstersinler diye mi Allah´ın size açıkladığını onlara anlatıyorsunuz, buna aklınız ermiyormu? diye birbirlerini uyarırlardı.
MUHAMMET ESED :
Nitekim, imana ermiş olanlarla buluştuklarında, "(Sizin inandığınız gibi) inanıyoruz!" derler; ama birbirleriyle baş başa kaldıklarında, "Rabbinizin kelamını size karşı koz olarak kullansınlar diye mi Allah´ın size açıkladığı şeyleri onlara haber veriyorsunuz? Aklınızı başınıza toplamayacak mısınız? derler.
Ö NASUHİ BİLMEN :
Onlar, mü´minlere mülâki oldukları zaman, «Biz de imân ettik,» derler. Ve bunların bazıları diğer bazıları ile tenha kalınca da derler ki: «Allah´ın size açtığını o müslümanlara haber verir misiniz, ki onunla Rabbiniz nezdinde size karşı hüccet ikame etsinler. Sizin buna aklınız ermiyor mu?»
TEFHİMÜL KURAN :
İman edenlerle karşılaştıklarında «iman ettik» derler; birbiriyle kendi başlarına kaldıkları zaman ise, derler ki: «Allah´ın size açtık (açıkladık) larını, Rabbiniz katında size karşı bir belge olsun diye mi onlarla söyleşiyorsunuz? Hâlâ akıllanmayacak mısınız?»
SÜLEYMAN ATEŞ :
İnananlara rastladıkları zaman: "İnandık" derler; birbirleriyle yalnız kaldıkları zaman: "Allâh´ın size açtığını onlara söylüyorsunuz ki, onu Rabbiniz katında sizin aleyhinizde delil olarak mı kullansınlar? Aklınızı kullanmıyor musunuz?" derler.
ŞABAN PİRİŞ :
İnananlarla karşılaştıkları zaman “inandık” derler, birbirleriyle yalnız kaldıklarında: - Rabbiniz´in yanında size karşı delil getirsinler diye mi, Allah’ın size açıkladığını onlara anlatıp duruyorsunuz? Bunu akıl etmiyor musunuz? derlerdi.