DİYANET :
(40-42) Onlar cennetlerdedirler. Birbirlerine suçlular hakkında sorular sorarlar ve dönüp onlara şöyle derler: “Sizi Sekar’a (cehenneme) ne soktu?”
DİYANET VAKFI :
(40-42) Onlar cennetler içindedir. Günahkârlara: Sizi şu yakıcı ateşe sokan nedir? diye uzaktan uzağa sorarlar.
DİYANET İSLERİ :
Ancak, defteri sağdan verilenler böyle değildir; onlar cennettedirler. Suçlulara: "Sizi bu yakıcı ateşe sürükleyen nedir?" diye sorarlar.
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
Cennetlerdedir, soruşdururlar
ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
Cennetlerdedir; soruşur dururlar
GÜLTEKİN ONAN :
Onlar cennetlerdedirler; birbirlerine sorarlar.
H. BASRİ ÇANTAY :
(Onlar) cennetlerdedirler. Soruşurlar,
FİZİLAL :
Onlar cennetlerde ağırlanırlar. Sorarlar.
İBNİ KESİR :
Cennetlerdedirler. Sorarlar,
MUHAMMET ESED :
onlar (cennet) bahçelerinde (oturarak) soracaklar
Ö NASUHİ BİLMEN :
(39-40) Ashâb-ı Yemîn ise müstesna. Onlar cennetlerdedirler, soruşurlar.
TEFHİMÜL KURAN :
Onlar cennetlerdedirler; birbirlerine sorarlar.
SÜLEYMAN ATEŞ :
Onlar cennetler içinde soruyorlar;