Ve mâ erselnâke illâ mubeşşiren ve nezîrâ(nezîren).
A. GÖLPINARLI :
Ve biz seni, ancak müjdeci ve korkutucu olarak gönderdik.
ADEM UĞUR :
(Resûlüm!) Biz seni ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
ALİ FIKRİ YAVUZ :
Halbuki biz, seni ancak, müminlere bir müjdeci, kâfirlere bir korkutucu olarak gönderdik.
BEKİR SADAK :
Biz seni sadece mujdeci ve uyarici olarak gonderdik.
CELAL YILDIRIM :
Biz seni ancak (rahmet, gufran ve ebedî saadet) müjdecisi ve (eğri yolun felâkete, bedbahtlığa gittiğini bildiren) uyarıcı olarak gönderdik.
DİYANET :
Biz, seni ancak bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik.
DİYANET VAKFI :
(Resûlüm!) Biz seni ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
DİYANET İSLERİ :
Biz seni sadece müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik.
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
Halbuki seni mahzâ bir mübeşşir ve nezîr olarak gönderdik
ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
Halbuki seni ancak bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik
GÜLTEKİN ONAN :
Biz seni yalnızca bir müjde verici ve uyarıp korkutucu olarak gönderdik
H. BASRİ ÇANTAY :
Biz seni (müminlerin) bir müjdeci (si), (kâfirlerin) bir korkutucu (su) olmakdan başka (bir sıfatla) göndermedik.
FİZİLAL :
Ey Muhammed, biz seni sırf müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
İBNİ KESİR :
Biz; seni, sadece bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik.
MUHAMMET ESED :
Bununla birlikte, (ey Peygamber,) Biz seni yalnızca bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik.
Ö NASUHİ BİLMEN :
Biz seni göndermedik, ancak bir müjdeleyici ve bir korkutucu olarak (gönderdik).
TEFHİMÜL KURAN :
Biz seni yalnızca bir müjde verici ve uyarıp korkutucu olarak gönderdik.
SÜLEYMAN ATEŞ :
Biz seni ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
ŞABAN PİRİŞ :
Biz, seni ancak müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik.