Kellâ innehum an rabbihim yevmeizin le mahcûbûn(mahcûbûne).
A. GÖLPINARLI :
İş öyle değil, hayır, şüphe yok ki onlar, o gün elbette Rablerinin lütfünden, bir perdeyle, bir engelle uzak kalırlar.
ADEM UĞUR :
Hayır! Onlar şüphesiz o gün Rablerinden (O´nu görmekten) mahrum kalmışlardır.
ALİ FIKRİ YAVUZ :
Hayır, (Onlar iman etmezler). Muhakkak ki onlar, o kıyamet günü Rablerinin rahmetinden menedilmişlerdir.
BEKİR SADAK :
Hayir; dogrusu onlar o gun, Rablerinden yoksun kalacaklardir.
CELAL YILDIRIM :
Hayır, (iş bu kadar do değil), onlar o gün elbette Rablarından (O´nu görmekten, rahmetine, yüce nimetlerine ermekten) perde arkasında (mahrum ve mahcûb) kalacaklardır.
DİYANET :
Hayır, şüphesiz onlar, kıyamet günü Rablerini görmekten mahrum bırakılacaklardır.
DİYANET VAKFI :
Hayır! Onlar şüphesiz o gün Rablerinden (O´nu görmekten) mahrum kalmışlardır.
DİYANET İSLERİ :
Hayır; doğrusu onlar o gün, Rablerinden yoksun kalacaklardır.
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
Hayır hayır! Muhakkakki onlar o gün rablarından hicabda kalacaklar
ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
Hayır, hayır, doğrusu onlar o gün Rablerini görmekten mahrum kalacaklardır.
GÜLTEKİN ONAN :
Hayır; gerçekten onlar, rablerinden perdelenerek yoksun tutulmuşlardır.
H. BASRİ ÇANTAY :
Hayır (inanmazlar) Şübhesiz ki onlar o gün Rableri (ni görmek) den kat´iyyen mahrumdurlar.
FİZİLAL :
Hayır, şüphesiz onlar o gün, Rabblerinden mahrum kalacaklardır.
İBNİ KESİR :
Hayır doğrusu onlar, o gün Rabblarından kesinlikle mahrumdurlar.
MUHAMMET ESED :
Elbette onlar, o Gün Rablerin(in rahmetin)den yoksun bırakılacaklar:
Ö NASUHİ BİLMEN :
Hayır. Şüphe yok ki, onlar, o gün Rabblerinden elbette hicapta kalmış kimselerdir.
TEFHİMÜL KURAN :
Hayır; gerçekten onlar, Rablerinden perdelenerek yoksun tutulmuşlardır.
SÜLEYMAN ATEŞ :
Hayır, doğrusu onlar, o gün Rablerinden perdelenmişlerdir.
ŞABAN PİRİŞ :
-Hayır! Gerçek şu ki, onlar o gün Rab’lerinden mahrum olanlardır.