Velletı ahsanet ferceha fe nefahna fıha mir ruhına ve cealnaha vebneha ayetel lil alemın
Velletî ahsanet fercehâ fe nefahnâ fîhâ min rûhinâ ve cealnâhâ vebnehâ âyeten lil âlemîn(âlemîne).
A. GÖLPINARLI :
Hani, bir de ırzını koruyan o kız vardı, onu da an; biz, ona rûhumuzdan üflemiştik ve onu ve oğlunu, âlemlere bir delil yapmıştık.
ADEM UĞUR :
Irzını iffetle korumuş olanı (Meryem´i de an.) Biz ona ruhumuzdan üfledik; onu ve oğlunu cümle âlem için bir ibret kıldık.
ALİ FIKRİ YAVUZ :
Irzını helâl ve haramdan koruyan o Meryem’i de hatırla ki, biz ona (Cebraîl vasıtasıyla ve emrimizle meydana gelen) ruhumuzdan intikal ettirdik (de İsa’yı yarattık). Kendisini de, oğlunu da âlemlere bir ibret yaptık.
BEKİR SADAK :
Mahrem yerini koruyan Meryem´e ruhumuzdan uflemis, onu ve oglunu, alemler icin bir mucize kilmistik.
CELAL YILDIRIM :
İffet ve namusunu gerektiği gibi koruyan o kadını (Meryem´i) de an ki, biz ona ruhumuzdan üfledik; kendisini de oğlunu da âlemlere açık bir âyet (belirgin bir mu´cize) yaptık,
DİYANET :
Irzını korumuş olan kadını da (Meryem’i de) hatırla. Ona ruhumuzdan üflemiştik. Kendisini de, oğlunu da âlemlere (kudretimizi gösteren) birer delil yapmıştık.
DİYANET VAKFI :
Irzını iffetle korumuş olanı (Meryem´i de an.) Biz ona ruhumuzdan üfledik; onu ve oğlunu cümle âlem için bir ibret kıldık.
DİYANET İSLERİ :
Mahrem yerini koruyan Meryem'e ruhumuzdan üflemiş, onu ve oğlunu, alemler için bir mucize kılmıştık.
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
Ve o dişiyi de ki ırzını muhkem korudu da kendisine ruhumuzdan nefhettik ve kendisile oğlunu âlemîne bir âyet kıldık
ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
Ve o dişiyi (Meryem´ i) de ki, o namusunu korudu da kendisine ruhumuzdan üfledik ve kendisiyle oğlunu alemlere bir mucize yaptık.
GÜLTEKİN ONAN :
Irzını koruyan (Meryem); biz ona kendi ruhumuzdan üfledik, onu ve çocuğunu insanlığa bir ayet kıldık.
H. BASRİ ÇANTAY :
Irzını (bir kala gibi) koruyan o kızı da (yâd et) ki biz ona ruuhumuzdan üflemiş, kendisini de, oğlunu da âlemlere ibret kılmışdık.
FİZİLAL :
Irzına dokundurtmayan Meryem´e gelince ona ruhumuzdan bir soluk üfleyerek kendisini ve oğlunu tüm insanlar için gücümüzün sınırsızlığını kanıtlayan bir mucize yaptık.
İBNİ KESİR :
Mahrem yerini koruyana da ruhumuzdan üflemiş; onu da, oğlunu da alemler için bir ayet kılmıştık.
MUHAMMET ESED :
Ve o iffetini koruyan (kadın)ı da (an) ki, Biz ona ruhumuzdan üflemiş, onu ve oğlunu bütün insanlar için (rahmetimizin) bir simgesi kılmıştık.
Ö NASUHİ BİLMEN :
Ve ismetini pek güzelce muhafaza etmiş olanı da (yâd et ki) kendisine rûhumuzdan üflemiştik. Ve O´nu ve oğlunu da âlemlere bir âyet kılmıştık.
TEFHİMÜL KURAN :
Irzını koruyan (Meryem) ; biz ona kendi ruhumuzdan üfledik, onu ve çocuğunu insanlığa bir ayet kıldık.
SÜLEYMAN ATEŞ :
O ırzını korumuş olan(Meryem)i de an; ona ruhumuzdan bir çocuk üflemiş, kendisini ve oğlunu âlemlere bir ibret yapmıştık.
ŞABAN PİRİŞ :
Irzını koruyan (Meryeme) de rahmetimizden üflemiş, onu da oğlunu da insanlığa bir belge kılmıştık.