Linec´aleha lekum tezkireten ve te´ıyeha uzunun va´ıyetun.
Li nec’alehâ lekum tezkireten ve teıyehâ uzunun vâıyeh(vâıyetun).
A. GÖLPINARLI :
Bu, size bir öğüt ve ibret olsun ve belleyip unutmayan kulaklarda kalsın diye.
ADEM UĞUR :
Onu sizin için bir ibret ve öğüt yapalım ve belleyici kulaklar onu bellesin diye.
ALİ FIKRİ YAVUZ :
Onu (müminleri kurtarıp da kâfirleri boğmamızı) size bir ibret yapalım ve onu belleyip saklıyan kulaklar saklasın diye...
BEKİR SADAK :
(11-12) Su tastigi vakit, size bir ibret olmak uzere, anlayisli kulaklar anlasin diye suzulen gemide, sizi Biz tasimisizdir.
CELAL YILDIRIM :
(11-12) Doğrusu biz, su iyice kabarıp taştığında size ibret ve öğüt kılmamız için ve anlayabilen kulaklar anlasın diye sizi yüzüp giden gemide taşıdık.
DİYANET :
(11-12) Şüphesiz, (Nûh zamanında) su bastığı vakit, sizi gemide biz taşıdık ki, bu olayı sizin için bir uyarı yapalım ve belleyecek kulaklar da onu bellesin.
DİYANET VAKFI :
Onu sizin için bir ibret ve öğüt yapalım ve belleyici kulaklar onu bellesin diye.
DİYANET İSLERİ :
Su taştığı vakit, size bir ibret olmak üzere, anlayışlı kulaklar anlasın diye süzülen gemide, sizi Biz taşımışızdır.
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
Onu sizlere bir anid yapalım ve belleyici kulaklar bellesin diye
ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
Onu sizlere bir ibret yapalım ve belleyici kulaklar bellesin diye.
GÜLTEKİN ONAN :
Öyle ki, onu sizlere bir ibret (hatırlatma ve öğüt) kılalım. ´Gerçeği belleyip kavrayabilen´ kullar da onu ´belleyip kavrasın´.
H. BASRİ ÇANTAY :
Onu sizin için bir öğüt ve ibret yapalım, onu belleyen kulaklar da bellesin diye.
FİZİLAL :
Onu size bir ibret yapalım ve belleyen kulaklar onu bellesin.
İBNİ KESİR :
Ki bunu sizin için bir öğüt ve ibret yapalım. Ve anlayışlı kulaklar anlasın diye.
MUHAMMET ESED :
ki bütün bunları size (kesintisiz) bir uyarı haline getirelim ve her uyanık ve duyarlı kulak onu bilinçle algılayabilsin.
Ö NASUHİ BİLMEN :
(11-12) Şüphe yok ki, su taştığı zaman sizi o akan gemiye Biz yükledik. Onu (o necâtı) sizin için bir ibret kılmamız için ve hıfzeden kulakların onu anlamaları için (öyle yaptık).
TEFHİMÜL KURAN :
Öyle ki, onu sizlere bir ibret (hatırlatma ve öğüt) kılalım. ´Gerçeği belleyip kavrayabilen´ kullar da onu belleyip kavrasın.
SÜLEYMAN ATEŞ :
Ki onu size bir ibret yapalım ve belleyen kulak(lar) onu bellesin.
ŞABAN PİRİŞ :
Bunu sizin için bir öğüt/uyarı kılalım ve anlayışlı kulaklar duysun diye...