Fe in tevellev fe kul azentüküm ala seva´ ve in edrı e karıbün em beıydüm ma tuadun
Fe in tevellev fe kul âzentukum alâ sevâ’(sevâin), ve in edrî e karîbun em baîdun mâ tûadûn(tûadûne).
A. GÖLPINARLI :
Eğer yüz çevirirlerse de ki: Aynı tarzda hepinize de bildirdim ve size vaadedilen yakında mı olacak, uzak bir zamanda mı, onu bilmem ben.
ADEM UĞUR :
Eğer yüz çevirirlerse de ki: (Bana emrolunanı) hepinize açıkladım. Artık size vâdolunan şey (mahşerde toplanma zamanınız) yakın mı uzak mı, bilmiyorum.
ALİ FIKRİ YAVUZ :
Bunun üzerine, imandan yüz çevirirlerse, o takdirde de ki: “- Size (emredildiğim şeyleri) dosdoğru bildirdim. (Müslümanların galebesi veya kıyamet azabı ile) korkutulduğunuz an yakın mı, yoksa uzak mı, ben bilmem.
BEKİR SADAK :
Eger yuz cevirirlerse, de ki: «Size dupeduz acikladim; tehdit olundugunuz seyin yakin mi uzak mi oldugunu bilmem.»
CELAL YILDIRIM :
Yüzçevirirlerse de ki: Size düpedüz bildirdim : Tehdîd edildiğiniz o şey yakın mı, uzak mı bilmem..
DİYANET :
Eğer yüz çevirirlerse, de ki: “(Bana emrolunanı, ayırım yapmadan) size eşit olarak bildirdim. Tehdit edildiğiniz şey yakın mı yoksa uzak mı, bilmiyorum.”
DİYANET VAKFI :
Eğer yüz çevirirlerse de ki: (Bana emrolunanı) hepinize açıkladım. Artık size vâdolunan şey (mahşerde toplanma zamanınız) yakın mı uzak mı, bilmiyorum.
DİYANET İSLERİ :
Eğer yüz çevirirlerse, de ki: "Size düpedüz açıkladım; tehdit olunduğunuz şeyin yakın mı uzak mı olduğunu bilmem."
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
Bunun üzerine aldırmazlarsa o halde de de ki: size düpedüz ı´lân ettim, ve bilmem bu size edilen va´d-ü vaîd pek yakın mı, yoksa uzak mı?
ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
Yine de aldırmazlarsa de ki: «Size düpedüz açıkladım, tehdit edildiğiniz şeyin yakın mı yoksa uzak mı olduğunu bilmem.»
GÜLTEKİN ONAN :
Buna rağmen yüz çevirecek olurlarsa, de ki: "Size eşitlik üzere açıklamada bulundum. Tehdit edildiğiniz (sorgu ve azab) günü yakın mı, uzak mı, bilemem."
H. BASRİ ÇANTAY :
Eğer (Bu teklife karşı) onlar (yine) yüz çevirirlerse (o vakit da) de ki: «Size (hakıykatları) müsavat üzere bildirdim. Tehdîd edilmekde olduğunuz (o korkunç akıbet) yakın mı, yoksa uzak mı, ben bilmem».
FİZİLAL :
Eğer bu çağrına sırt çevirirlerse onlara de ki; «Bana gelen mesajı duyurarak bu konuda sizi kendimle eşit bilgi düzeyine erdirdim. Size yöneltilen tehdit yakın mıdır, yoksa uzak mıdır, onu bilemem.»
İBNİ KESİR :
Şayet yüz çevirirlerse; de ki: Ben, size eşitlik üzere bildirdim. Artık tehdid edildiğiniz şeyin yakın mı, uzak mı olduğunu bilmem.
MUHAMMET ESED :
Ama eğer (bu gerçeğe) yüz çevirirlerse de ki: "Ben bu gerçeği hepinize aynı şekilde duyurdum; ama artık, size vaad edilen (Hesap Günü´nün) yakın mı, uzak mı olduğunu ben bilemem".
Ö NASUHİ BİLMEN :
Eğer yüz çevirirlerse artık de ki: «Size müsâvat üzere bildirmiş oldum. O tehdit edilmiş olduğunuz şey yakın mıdır, uzak mıdır ben bilmem.»
TEFHİMÜL KURAN :
Buna rağmen yüz çevirecek olurlarsa, de ki: «Size eşitlik üzere açıklamada bulundum. Tehdit edildiğiniz (sorgu ve azab günü) yakın mı, uzak mı, bilemem.»
SÜLEYMAN ATEŞ :
Eğer yüz çevirirlerse de ki: "Ben sizin hepinize eşit biçimde açıkladım. Artık tehdid edildiğiniz şeyin yakın mı, yoksa uzak mı olduğunu bilmem."
ŞABAN PİRİŞ :
Eğer yüz çevirirlerse de ki: -Size (gerçeği) doğru bir şekilde açıkladım. Size vaat edilenin yakın mı yoksa uzak mı olduğunu bilmem.