A. GÖLPINARLI :
Gerçekten de buydu şüphe ettiğiniz.
ADEM UĞUR :
İşte bu, şüphelenip durduğunuz şeydir.
ALİ FIKRİ YAVUZ :
İşte bu azab, sizin (dünyada) şübhe edip durduğunuz şeydir.
BEKİR SADAK :
(47-50) «ucluyu yakalayin, cehennemin ortasina surukleyin, sonra basina azap olarak kaynar su dokun» denir, sonra ona: «Tad bakalim, hani serefli olan, degerli olan yalniz sendin. Iste bu, suphelenip durdugunuz seydir» denir.
CELAL YILDIRIM :
Elbette bu, hakkında şüphe edip durduğunuz şeydir.
DİYANET :
“İşte bu, şüphelenip durduğunuz şeydir!”
DİYANET VAKFI :
(47-50) (Allah zebânilere emreder): Tutun onu! Cehennemin ortasına sürükleyin! Sonra başına azap olarak kaynar su dökün! (ve deyin ki:) Tat bakalım. Hani sen kendince üstündün, şerefliydin! İşte bu, şüphelenip durduğunuz şeydir.
DİYANET İSLERİ :
"Suçluyu yakalayın, cehennemin ortasına sürükleyin, sonra başına azap olarak kaynar su dökün" denir, sonra ona: "Tad bakalım, hani şerefli olan, değerli olan yalnız sendin. İşte bu, şüphelenip durduğunuz şeydir" denir.
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
İşte o sizin şekk ve mücadele edip durduğunuz bu
ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
İşte o sizin şüphe ve mücadele edip durduğunuz şey budur.
GÜLTEKİN ONAN :
Gerçekten bu sizin kuşkuya kapıldığınız şeydir.
H. BASRİ ÇANTAY :
«Şübhesiz ki bu, (hakkında) şübhe, ve mücâdele edib durduğunuz şeydir».