A. GÖLPINARLI :
Sağdan ve soldan parça parça ve bölük bölük.
ADEM UĞUR :
Bölük bölük sağından ve solundan (gelip etrafını sarıyorlar).
ALİ FIKRİ YAVUZ :
Sağdan ve soldan bölük bölük...
BEKİR SADAK :
(36-37) Inkar edenlere ne oluyor, sana dogru sagdan soldan topluluklar halinde kosusuyorlar?
CELAL YILDIRIM :
(36-37) O inkâr edenlere ne oluyor ki, sağdan soldan bölük bölük boyunlarını uzatarak sana doğru koşuyorlar ?
DİYANET :
(36-37) Şimdi, inkâr edenlere ne oluyor ki, boyunlarını uzatarak (alay etmek için) sağdan soldan gruplar hâlinde sana doğru koşuyorlar?
DİYANET VAKFI :
(36-37) (Resûlüm!) O kâfirlere ne oluyor ki, bölük bölük sağından ve solundan sana doğru koşuyorlar.
DİYANET İSLERİ :
İnkar edenlere ne oluyor, sana doğru sağdan soldan topluluklar halinde koşuşuyorlar?
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
Sağdan ve soldan fırka fırka
ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
Sağdan ve soldan bölük bölük.
GÜLTEKİN ONAN :
Sağ yandan ve sol yandan bölükler halinde.
H. BASRİ ÇANTAY :
(36-37) Şimdi, o küfredenlere ne oluyor ki senin sağ (ın) dan, sol (un) dan halka halka hep gözlerini sana doğru dikib bakmakdadırlar.
FİZİLAL :
Sağdan, soldan, ayrı ayrı gruplar halinde gelip etrafını sarıyorlar.
İBNİ KESİR :
Sağdan ve soldan halka halka olarak.
MUHAMMET ESED :
sağdan ve soldan kalabalıklar halinde (sana gelerek)?
Ö NASUHİ BİLMEN :
(36-37) Artık ne var o kâfir olanlara ki senin cihetine koşarlar. Dağınık fırkalar olarak sağdan ve soldan.
TEFHİMÜL KURAN :
Sağ yandan ve sol yandan bölükler halinde.
SÜLEYMAN ATEŞ :
Sağdan, soldan, ayrı ayrı gruplar halinde (gelip etrafını sarıyorlar)?