CELAL YILDIRIM :
Şüphesiz biz, onları katıksız olarak Âhiret yurdunu düşünen hâlis kişiler kıldık.
DİYANET :
Şüphesiz biz onları, ahiret yurdunu düşünme özelliği ile (temizleyip) ihlâslı kimseler kıldık.
DİYANET VAKFI :
Biz onları özellikle ahiret yurdunu düşünen ihlâslı kimseler kıldık.
DİYANET İSLERİ :
Biz onları ahiret yurdunu düşünen, içten bağlı kimseler kıldık.
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
Çünkü biz onları temiz bir hassa, halîs yurd düşüncesiyle halîslerimizden kılmışızdır
ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
Çünkü Biz onları temiz bir hasletle, halis ahiret yurdu düşüncesine ermiş has kullarımızdan kılmışızdır.
GÜLTEKİN ONAN :
Gerçekten biz onları, katıksızca (ahiretteki asıl) yurdu düşünüp anan ihlas sahipleri kıldık.
H. BASRİ ÇANTAY :
Çünkü biz onları katkısız (şaibesiz) bir hasletle — ki (bu dâima) yurd (ları) nı hatırlama (ları ve onun için çalışmaları) dır — haalis (insanlar) yapdık.
FİZİLAL :
Biz onları Ahiret yurdunu düşünen, gönülden bağlı kullar yaptık.
MUHAMMET ESED :
Biz onları arı duru bir düşünce aracılığıyla temizledik. Öteki dünyayı gözetme (düşüncesiyle).
Ö NASUHİ BİLMEN :
(45-46) Ve kuvvetler ve basiretler sahipleri olan kullarımız İbrahim´i ve İshak´ı ve Ya´kub´u da an. Şüphe yok ki, Biz onları dar-ı ahireti düşünme hasletiyle mümtaz, ihlâs sahipleri kılmıştık.
TEFHİMÜL KURAN :
Gerçekten biz onları, katıksızca (ahiretteki asıl) yurdu düşünüp anan ihlas sahipleri kıldık.
SÜLEYMAN ATEŞ :
Biz onları âhiret yurdunu düşünme özelliğiyle temizleyip, kendimize hâlis (kul) yaptık.
ŞABAN PİRİŞ :
Biz onları gerçek yurdu düşünen, tam olarak arınmış, ihlaslı kimseler kılmıştık.