A. GÖLPINARLI :
Sen yapış sana vahyedilene, şüphe yok ki doğru yoldasın sen.
ADEM UĞUR :
Sen, sana vahyedilene sımsıkı sarıl. Şüphesiz sen, dosdoğru yoldasın.
ALİ FIKRİ YAVUZ :
Onun için sen, hemen sana vahyedilen Kur’an’a yapış (onunla amel et). Şübhesiz ki sen, doğru bir yol üzerindesin.
BEKİR SADAK :
Sana vahyolunana saril, sen, suphesiz dogru yol uzerindesin.
CELAL YILDIRIM :
Artık sen, sana vahyedilene sımsıkı sarıl. Şüphesiz ki sen dosdoğru yol üzerindesin.
DİYANET :
Öyle ise sana vahyedilene sımsıkı sarıl. Şüphesiz sen doğru bir yol üzeresin.
DİYANET VAKFI :
Sen, sana vahyedilene sımsıkı sarıl. Şüphesiz sen, dosdoğru yoldasın.
DİYANET İSLERİ :
Sana vahyolunana sarıl, sen, şüphesiz doğru yol üzerindesin.
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
Sen hemen o sana vahyolunana tutun muhakkak ki sen doğru bir yol üzerindesin
ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
Sen hemen o sana vahyedilene tutun! Muhakkak ki sen doğru bir yol üzerindesin.
GÜLTEKİN ONAN :
Şu halde, sana vahyedilene sımsıkı tutun; çünkü sen dosdoğru bir yol üzerindesin.
H. BASRİ ÇANTAY :
Binâen´aleyh sen, sana vahyolunan (Kur´an) a kuvvetle sarıl. Muhakkak ki sen dosdoğru bir yol üzerindesin.
FİZİLAL :
Sen, sana vahyedilene sımsıkı sarıl. Zira sen, dosdoğru yoldasın.
İBNİ KESİR :
Sen; sana vahyolunana sarıl. Muhakkak ki sen, dosdoğru bir yol üzerindesin.
MUHAMMET ESED :
Öyleyse sana vahyedilmiş olan her şeye sımsıkı sarıl; çünkü sen dosdoğru bir yoldasın;
Ö NASUHİ BİLMEN :
(42-43) Yahut onlara vaadettiğimizi sana göstereceğizdir. Çünkü Biz, muhakkak ki onların üzerlerine muktedirleriz. Artık sen, sana vahyolunmuş olana kuvvetle sarıl. Şüphe yok ki, sen bir doğru yol üzerindesin.
TEFHİMÜL KURAN :
Şu halde sen, sana vahyedilene sımsıkı tutun; çünkü sen dosdoğru olan bir yol üzerindesin.
SÜLEYMAN ATEŞ :
Sen, sana vahyedilene sımsıkı sarıl, çünkü sen doğru yoldasın.
ŞABAN PİRİŞ :
Sen, sana vahyolunana sımsıkı tutun. Çünkü sen, dosdoğru bir yol üzerindesin!