Fe ehaznahu ve cunudehu fe nebeznahum fil yemmi ve huve mulim
Fe ehaznâhu ve cunûdehu fe nebeznâhum fîl yemmi ve huve mulîm(mulîmun).
A. GÖLPINARLI :
Derken onu ve ordusunu helâk etmiş, onları denize atıvermiştik de o kendisini kınayıp durmadaydı.
ADEM UĞUR :
Nihayet onu da ordularını da yakalayıp denize attık, bu sırada kendini kınayıp duruyordu.
ALİ FIKRİ YAVUZ :
Bunun üzerine tuttuk kendisini ve ordularını denize attık. Öyle ki, küfür ve inad üzere bulunuyordu.
BEKİR SADAK :
Sonunda onu ve ordularini yakalayip denize attik. O, kinanmayi haketmisti.
CELAL YILDIRIM :
Bu sebeple onu da, ordusunu da yakalayıp (deniz) dalgaları arasına fırlattık ki (o sırada) kendini kınıyordu.
DİYANET :
Bunun üzerine biz de kendisini ve ordularını yakalayıp denize attık. O ise (pişman olmuş), kendini kınıyordu.
DİYANET VAKFI :
Nihayet onu da ordularını da yakalayıp denize attık, bu sırada kendini kınayıp duruyordu.
DİYANET İSLERİ :
Sonunda onu ve ordularını yakalayıp denize attık. O, kınanmayı haketmişti.
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
Onun üzerine biz de tuttuk kendisini ve ordularını deryaya fırlatıverdik, namerdlik ederken o leîm.
ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
Bunun üzerine Biz de tuttuk kendisini ve ordularını denize fırlatıverdik o alçak namertlik ederken.
GÜLTEKİN ONAN :
Bunun üzerine, biz onu ve ordularını yakalayıp denize attık; (ki o,), ´kınanacak işler yapıyordu´.
H. BASRİ ÇANTAY :
Nihayet onu da, ordularını da yakalayıb denize atdık ki o, (bu sırada kendi kendini) kınayıcı idi.
FİZİLAL :
Sonunda onu ve ordularını yakalayıp denize attık. O, kınanmayı haketmişti.
İBNİ KESİR :
Sonunda onu da, ordularını da yakalayıp denize attık. O, kınanacak işler yapıp durmaktaydı.
MUHAMMET ESED :
ve Biz onu ve adamlarını yakalayıp hepsini denize atmıştık, (bütün bu olup bitenler için) suçlanması gereken, (Firavun´dan başkası değildi,) yalnız o idi (tek suçlu).
Ö NASUHİ BİLMEN :
Artık O´nu da, ordularını da yakaladık, hemen onları denize atıverdik. Ve o, levm edilecek şeyleri yaparken (öyle bir felakete uğramış oldu).
TEFHİMÜL KURAN :
Bunun üzerine, biz onu ve ordularını yakalayıp denize attık; (ki o,) ´kınanacak işler yapıp durmaktaydı´.
SÜLEYMAN ATEŞ :
Biz de onu ve askerlerini yakaladık, onları denize attık. (O boğulurken pişmanlıkla) Kendi kendini kınıyordu.
ŞABAN PİRİŞ :
Biz de onu ve askerlerini yakalamış ve denize atmıştık. O pişman olmuştu.