A. GÖLPINARLI :
Böylece de en büyük delillerimizden bir kısmını gösterelim sana.
ADEM UĞUR :
Ta ki, sana, (böylece) en büyük âyetlerimizden bazılarını gösterelim.
ALİ FIKRİ YAVUZ :
Bunları, sana en büyük mucizelerimizden (bir kısmını) gösterelim diye yaptık.
BEKİR SADAK :
(21-23) Allah: «Onu al, korkma; biz onu yine eski durumuna cevirecegiz. Daha buyuk mucizelerimizi sana gostermemiz icin elini koltugunun altina koy da, diger bir mucize olarak, kusursuz, bembeyaz ciksin» dedi.*
CELAL YILDIRIM :
Tâ ki, bununla sana en büyük mu´cizelerimizi gösterelim.
DİYANET :
(22-23) “Sana büyük mucizelerimizden birini daha göstermemiz için elini koynuna sok ki bir başka mucize olarak, (alaca hastalığı gibi) bir hastalık sebebiyle olmaksızın bembeyaz bir hâlde çıksın.”
DİYANET VAKFI :
Ta ki, sana, (böylece) en büyük âyetlerimizden bazılarını gösterelim.
DİYANET İSLERİ :
Allah: "Onu al, korkma; biz onu yine eski durumuna çevireceğiz. Daha büyük mucizelerimizi sana göstermemiz için elini koltuğunun altına koy da, diğer bir mucize olarak, kusursuz, bembeyaz çıksın" dedi.
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
ki sana en büyük âyetlerimizden gösterelim
ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
Sana en büyük mucizelerimizden bir kısmını gösterelim diye.
GÜLTEKİN ONAN :
"Öyle ki, sana büyük ayetlerimizden (birini) göstermiş olalım."
H. BASRİ ÇANTAY :
«Tâki sana en büyük âyetlerimizden (birini daha) gösterelim».
FİZİLAL :
Böylece sana birkaç büyük mucizemizi göstermek istedik.
İBNİ KESİR :
Bununla sana daha büyük mucizelerimizi gösterelim.
MUHAMMET ESED :
ki böylece sana büyük mucizelerimizden bir kısmını göstermiş olalım.
Ö NASUHİ BİLMEN :
«Tâ ki, sana en büyük âyetlerimizden gösterelim.»
TEFHİMÜL KURAN :
«Öyleki, sana büyük mucizelerimizden (birini) göstermiş olalım.»
SÜLEYMAN ATEŞ :
"Ki sana en büyük mu´cizelerimizden bazılarını göstermiş olalım"
ŞABAN PİRİŞ :
Sana büyük mucizelerimizden gösterelim.