A. GÖLPINARLI :
Ve sen orada susamazsın, güneşin harâreti de dokunmaz sana.
ADEM UĞUR :
Yine burada sen, susuzluk çekmeyecek, sıcaktan da bunalmayacaksın.
ALİ FIKRİ YAVUZ :
Ve sen orada susamazsın, güneşte yanmazsın.”
BEKİR SADAK :
(117-11) 9 «Ey Adem! Dogrusu bu, senin ve esinin dusmanidir. Sakin sizi cennetten cikarmasin, yoksa bedbaht olursun. Dogrusu cennette ne acikirsin, ne de ciplak kalirsin; orada ne susarsin de ne de gunesin sicaginda kalirsin» dedik.
CELAL YILDIRIM :
Ve sen orada susamazsın, güneşte de yanmazsın.
DİYANET :
“Orada ne susuzluk çekersin, ne de güneş altında kalırsın.”
DİYANET VAKFI :
Yine burada sen, susuzluk çekmeyecek, sıcaktan da bunalmayacaksın.
DİYANET İSLERİ :
"Ey Adem! Doğrusu bu, senin ve eşinin düşmanıdır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın, yoksa bedbaht olursun. Doğrusu cennette ne acıkırsın, ne de çıplak kalırsın; orada ne susarsın ne de güneşin sıcağında kalırsın" dedik.
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
Ve sen orada susamazsın ve Güneşte yanmazsın
ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
ve sen orada susamazsın ve güneşte yanmazsın.» dedik.
GÜLTEKİN ONAN :
Ve gerçekten sen burada susamayacaksın ve güneş altında yanmayacaksın da."
H. BASRİ ÇANTAY :
«Ve sen hakıykaten burada susamayacaksın, Güneş (in sıcağı altında da) kalmayacaksın».
FİZİLAL :
Yine burada susuzluk çekmeyecek, sıcaktan kavrulmayacaksın.
İBNİ KESİR :
Orada ne susarsın, ne de güneşte yanarsın.
MUHAMMET ESED :
keza, orada susamaman ve güneşin sıcaklığından etkilenmemen de sağlanmıştır".
Ö NASUHİ BİLMEN :
«Ve şüphesiz ki, sen orada susamazsın ve güneşin hararetine uğramazsın.»
TEFHİMÜL KURAN :
Ve gerçekten sen burada susamayacaksın ve güneş altında yanmayacaksın da.»
SÜLEYMAN ATEŞ :
"Ve sen susamayacaksın, kuşluk vakti güneşi(nin ısısı)ndan etkilenmeyeceksin."
ŞABAN PİRİŞ :
Ne susuzluk hissedersin ne de güneşte yanarsın.