A. GÖLPINARLI :
Derken nasıldı azâbım benim ve korkutuşlarım?
ADEM UĞUR :
(Bu azgınlara) azabım ve uyarılarım nasıl oldu?
ALİ FIKRİ YAVUZ :
Fakat bak, nasıl oldu azabım ve tehdidlerim!...
BEKİR SADAK :
Benim azabim ve uyarmam nasilmis?
CELAL YILDIRIM :
Benim azabım ve uyarılarım nasılmış (bir görün) ?
DİYANET :
Fakat azabım ve uyarılarım nasılmış!
DİYANET VAKFI :
(Bu azgınlara) azabım ve uyarılarım nasıl oldu!
DİYANET İSLERİ :
Benim azabım ve uyarmam nasılmış?
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
Fakat bak nasıl oldu azâbım ve inzarlarım
ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
Fakat bak nasıl oldu azabım ve uyarılarım?
GÜLTEKİN ONAN :
Şu halde benim azabım ve uyarmam nasılmış?
H. BASRİ ÇANTAY :
İşte benim azabım ve (bundan evvel) tehdîdlerim nice imiş (düşünün).
FİZİLAL :
Peki benim azabım ve uyarılarım nasılmış?
İBNİ KESİR :
İşte, Benim azabım ve tehditlerim nasılmış?
MUHAMMET ESED :
uyarım gözardı edildiğinde verdiğim azap ne şiddetlidir!
Ö NASUHİ BİLMEN :
(30-31) O halde nasıl olmuş oldu azabım ve tehdidim? Muhakkak ki, onların üzerlerine bir sayha gönderdik. Artık onlar ağıla konmuş kuru ot gibi oldular.
TEFHİMÜL KURAN :
Şu halde benim azabım ve uyarıp korkutmam nasılmış?
SÜLEYMAN ATEŞ :
Ama azâbım ve uyarılarım nasıl oldu?
ŞABAN PİRİŞ :
-Bak şimdi, azabım ve uyarılarım nasıl oldu?