E yahsebune ennema nümiddühüm bihı mim maliv ve benın
E yahsebûne ennemâ numidduhum bihî min mâlin ve benîn(benîne).
A. GÖLPINARLI :
Sanıyorlar mı ki onlara mal ve evlât vererek mükâfatlandırmadayız, yardım etmedeyiz onlara.
ADEM UĞUR :
Sanıyorlar mı ki, onlara verdiğimiz servet ve oğullar ile.
ALİ FIKRİ YAVUZ :
(55-56) Onlara dünyada verdiğimiz mal ve evlâddan dolayı, biz onların hayırlarına acele ediyoruz, zannında mı bulunuyorlar? Hayır, anlamıyorlar, (dünya haline aldanıyorlar, ahiretteki perişanlığı düşünmüyorlar).
BEKİR SADAK :
(55-56) Kendilerine mal ve ogullar vermekle, iyiliklerde onlar icin acele ettigimizi mi zannederler? Hayir; farkinda degiller.
CELAL YILDIRIM :
(55-56) Kendilerine mal ve oğullardan verdiğimizle onlar hakkında hayırlarda acele koşuştuğumuzu mu sanırlar ? Hayır, onlar (ilâhî sünnetin hükmünü yürüteceğini) bir türlü anlayamıyorlar.
DİYANET :
(55-56) Kendilerine bol bol verdiğimiz mal ve evlatla onların iyiliğine koştuğumuzu mu sanıyorlar? Hayır, onlar farkına varmıyorlar!
DİYANET VAKFI :
(55-56) Sanıyorlar mı ki, onlara verdiğimiz servet ve oğullar ile kendilerine faydalar sağlamak için can atıyoruz? Hayır, onlar işin farkına varamıyorlar.
DİYANET İSLERİ :
Kendilerine mal ve oğullar vermekle, iyiliklerde onlar için acele ettiğimizi mi zannederler? Hayır; farkında değiller.
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
Kendilerine imdad ettiğimiz mal ve evlâd ile sanıyorlar mı ki
ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
Sanıyorlar mı ki, kendilerine verdiğimiz mal ve çocuklar ile,
GÜLTEKİN ONAN :
Onlar sanıyorlar mı ki, kendilerine verdiğimiz mal ve çocuklarla,
H. BASRİ ÇANTAY :
(55-56) Onlar kendilerine imdâd etdiğimiz (verdiğimiz) mal ve evlâd ile bizim hayırlarına acele etdiğimizi mi sanıyorlar? Hayır, onlar (işin) farkına varmıyorlar.
FİZİLAL :
Onlar sanıyorlar mı ki, kendilerine verdiğimiz servetle ve evlatlarla,
İBNİ KESİR :
Zannederler mi ki; kendilerine mal ve oğullar vermekle,
MUHAMMET ESED :
Kendilerine mal mülk ve çocuklar vermekle, sanıyorlar mı ki,
Ö NASUHİ BİLMEN :
Zannediyorlar mı ki, onlara kendisiyle imdad ettiğimiz mal ve evlat ile.
TEFHİMÜL KURAN :
Onlar sanıyorlar mı ki, kendilerine vermekte olduğumuz mal ve çocuklarla,
SÜLEYMAN ATEŞ :
Onlar sanıyorlar mı ki kendilerine verdiğimiz mal ve oğullar ile,
ŞABAN PİRİŞ :
Zannediyorlar mı ki kendilerine mal ve oğullar sunduk diye.