A. GÖLPINARLI :
Haber ver kullarıma, şüphe yok ki ben suçları örterim, rahîmim.
ADEM UĞUR :
(Resûlüm!) Kullarıma, benim, çok bağışlayıcı ve pek esirgeyici olduğumu haber ver.
ALİ FIKRİ YAVUZ :
(Ey Rasûlüm), kullarıma haber ver ki, gerçekten ben Gafûr’um, Rahîm’im.
BEKİR SADAK :
(49-50) Kullarima Benim bagislayan, merhamet eden oldugumu, azabimin can yakici bir azap oldugunu haber ver.
CELAL YILDIRIM :
(49-50) Kullarıma haber ver ki, gerçekten ben, evet ben, çok bağışlayan, çok merhamet edenim ve doğrusu azabım da çok elem verici bir azâbdır.
DİYANET :
(49-50) Ey Muhammed! Kullarıma, benim elbette çok bağışlayıcı, çok merhametli olduğumu, azabımın da elem dolu azap olduğunu haber ver.
DİYANET VAKFI :
(Resûlüm!) Kullarıma, benim, çok bağışlayıcı ve pek esirgeyici olduğumu haber ver.
DİYANET İSLERİ :
Kullarıma Benim bağışlayan, merhamet eden olduğumu, azabımın can yakıcı bir azap olduğunu haber ver.
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
Haber ver kullarıma ki hakıkat ben, benim öyle gafur, öyle rahîm
ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
Kullarıma haber ver, benim gerçekten çok bağışlayan ve merhamet eden olduğumu;
GÜLTEKİN ONAN :
Haber ver kullarıma; şüphesiz ben, ben bağışlayanım, esirgeyenim.
H. BASRİ ÇANTAY :
(Habîbim) kullarıma haber (i) ver ki: «Hakîkaten ben (evet) ben çok yarlığayıcı, kemâliyle esirgeyiciyim».
FİZİLAL :
Ey Muhammed, kullarıma haber ver ki, ben gerçekten affediciyim, merhametliyim.
MUHAMMET ESED :
Kullarıma, acıyan, esirgeyen gerçek bağışlayıcının Ben olduğumu anlat;
Ö NASUHİ BİLMEN :
(49-50) Kullarıma haber ver, Ben, şüphe yok ki Ben, yarlığayıcıyım, ziyâdesiyle esirgeciyim. Muhakkak ki, Benim azabım da o pek acıklı bir azaptır.
TEFHİMÜL KURAN :
Haber ver kullarıma; şüphesiz ben, ben bağışlayanım, esirgeyenim.
SÜLEYMAN ATEŞ :
(Ey Muhammed), kullarıma haber ver: İşte ben öyle bağışlayan, öyle esirgeyenim.
ŞABAN PİRİŞ :
-Kullarıma benim, çok bağışlayıcı ve merhametli olduğumu haber ver.