ADEM UĞUR :
Daha doğrusu, biz yoksul kaldık" (derdiniz).
ALİ FIKRİ YAVUZ :
Daha doğrusu (beklediğimiz mahsule karşılık) büsbütün mahrumuz.”
BEKİR SADAK :
(65-67) Dilersek Biz onu cercop yapariz, sasar kalirsiniz da soyle dersiniz: «Dogrusu borc altina girdik, hatta yoksun kaldik".
CELAL YILDIRIM :
(66-67) Ve «doğrusu borç altına girdik, hattâ büsbütün mahrum kaldık» (dersiniz).
DİYANET :
“Daha doğrusu büsbütün mahrumuz!”
DİYANET VAKFI :
Daha doğrusu, biz yoksul kaldık» (derdiniz).
DİYANET İSLERİ :
Dilersek Biz onu çerçöp yaparız, şaşar kalırsınız; "Doğrusu borç altına girdik, hatta yoksun kaldık".
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
Daha doğrusu büsbütün mahrumuz!..
ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
doğrusu büsbütün mahrum olduk!»
GÜLTEKİN ONAN :
"Hayır, biz büsbütün yoksun bırakıldık."
H. BASRİ ÇANTAY :
«Daha doğrusu biz (umduğumuzdan) mahrum kalmışlarız».
FİZİLAL :
Daha doğrusu her şeyimizi kaybettik.
İBNİ KESİR :
Daha doğrusu biz mahrumlarız.
MUHAMMET ESED :
Yok yok, aslında (geçinme imkanlarımızdan) mahrum bırakıldık!" (diyerek).
Ö NASUHİ BİLMEN :
(66-68) «Şüphe yok ki, biz çok ziyana uğramışlarız (derdiniz). Belki biz mahrum kimseleriz (diye söylenirdiniz).» Şimdi gördünüz mü, içer olduğunuz suyu?
TEFHİMÜL KURAN :
«Hayır, biz büsbütün yoksun bırakıldık.»
SÜLEYMAN ATEŞ :
"Doğrusu, biz yoksun bırakıldık!" (derdiniz).
ŞABAN PİRİŞ :
(66-67) -Borca battık, hayır biz mahrum bırakıldık, dersiniz.