Ve hel etâke nebeul hasm(hasmi), iz tesevverûl mihrâb(mihrâbe).
A. GÖLPINARLI :
Sen, o dâvacılardan haber aldın mı? Hani Dâvûd´un ibâdet ettiği yerin duvarına tırmanmışlardı.
ADEM UĞUR :
(Ey Muhammed!), Sana davacıların haberi ulaştı mı? Mâbedin duvarına tırmanmışlardı.
ALİ FIKRİ YAVUZ :
Bir de (Davûd mescidde ibadetle meşgul olduğundan kapısında bekçiler vardı. Kapıdan içeri giremiyen) davacıların haberi geldi mi sana? Hani duvardan çıkıb mescide inmişlerdi.
BEKİR SADAK :
(21-22) Sana davacilarin haberi ulasti mi? Mabedin duvarina tirmanip Davud´un yanina girmislerdi de, o onlardan urkmustu. soyle demislerdi: «Korkma, birbirinin hakkina tecavuz etmis iki davaci; aramizda adaletle hukmet, ondan ayrilma, bizi dogru yola cika
CELAL YILDIRIM :
Sana, o dâvalı-dâvacı haberi geldi mi ? Hani sûrdan tırmanıp ibâdet odasına yükselip çıkmışlardı.
DİYANET :
Sana davacıların haberi geldi mi? Hani onlar duvarı aşarak mabede girmişlerdi.
DİYANET VAKFI :
(21-22) (Ey Muhammed!) Sana davacıların haberi ulaştı mı? Mâbedin duvarına tırmanıp, Davud´un yanına girmişlerdi de Dâvud onlardan korkmuştu. «Korkma! Biz birbirine hasım iki davacıyız, aramızda adaletle hükmet, haksızlık etme; bize doğru yolu göster» dediler.
DİYANET İSLERİ :
Sana davacıların haberi ulaştı mı? Mabedin duvarına tırmanıp Davud'un yanına girmişlerdi de, o onlardan ürkmüştü. Şöyle demişlerdi: "Korkma, birbirinin hakkına tecavüz etmiş iki davacıyız; aramızda adaletle hükmet, ondan ayrılma, bizi doğru yola çıkar."
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
Bir de hasım kıssası geldi mi sana? Hani surdan mihraba aştıkları vakıt
ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
Birde davacıların kıssası geldi mi sana? Hani surdan aşarak mihraba ulaşmışlardı.
GÜLTEKİN ONAN :
Sana o davacıların haberi geldi mi? Hani mihraba (Davud´un bulunduğu yere girmek için) yüksek duvardan tırmanmışlardı.
H. BASRİ ÇANTAY :
Sana o da´vâcıların haberi geldi mi? Hani onlar dıvardan mescide tırmanmışlardı.