A. GÖLPINARLI :
Ve şüphe yok ki azâbım da pek elemli bir azaptır.
ADEM UĞUR :
Benim azabımın elem verici bir azap olduğunu da bildir.
ALİ FIKRİ YAVUZ :
Bununla beraber, azabım da çok acıklı bir azabdır.
BEKİR SADAK :
(49-50) Kullarima Benim bagislayan, merhamet eden oldugumu, azabimin can yakici bir azap oldugunu haber ver.
CELAL YILDIRIM :
(49-50) Kullarıma haber ver ki, gerçekten ben, evet ben, çok bağışlayan, çok merhamet edenim ve doğrusu azabım da çok elem verici bir azâbdır.
DİYANET :
(49-50) Ey Muhammed! Kullarıma, benim elbette çok bağışlayıcı, çok merhametli olduğumu, azabımın da elem dolu azap olduğunu haber ver.
DİYANET VAKFI :
Benim azabımın elem verici bir azap olduğunu da bildir.
DİYANET İSLERİ :
Kullarıma Benim bağışlayan, merhamet eden olduğumu, azabımın can yakıcı bir azap olduğunu haber ver.
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
Bununla beraber azâbım da azâbı elîm
ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
bununla birlikte azabım da acı bir azaptır.
GÜLTEKİN ONAN :
Ve şüphesiz azabım; o acıklı bir azaptır.
H. BASRİ ÇANTAY :
«(Bununla beraber) benim azabım da elbette en acıklı azabın ta kendisidir o».
FİZİLAL :
Fakat azabım da son derece acıklı bir azaptır.
İBNİ KESİR :
Ve muhakkak ki azabım da elem verici bir azabtır.
MUHAMMET ESED :
en can yakıcı azabın da Benim azabım olduğunu!
Ö NASUHİ BİLMEN :
(49-50) Kullarıma haber ver, Ben, şüphe yok ki Ben, yarlığayıcıyım, ziyâdesiyle esirgeciyim. Muhakkak ki, Benim azabım da o pek acıklı bir azaptır.
TEFHİMÜL KURAN :
Ve şüphesiz azabım; o acıklı bir azaptır.
SÜLEYMAN ATEŞ :
Fakat benim azâbım da çok acı bir azâbdır.