A. GÖLPINARLI :
Artık ne şefâatçilerden bir şefâatçi var bize.
ADEM UĞUR :
´´Şimdi artık bizim ne şefaatçilerimiz var´´.
ALİ FIKRİ YAVUZ :
Artık bizim için ne şefaatçılar var,
BEKİR SADAK :
(96-102) Orada putlariyla cekiserek: «Vallahi biz apacik bir sapiklikta idik; cunku biz sizi alemlerin Rabbine esit tutmustuk; bizi saptiranlar ancak suclulardir; simdi sefaatcimiz, yakin bir dostumuz yoktur; keski geriye bir donusumuz olsa da inananlarda
CELAL YILDIRIM :
(100-101) Artık (bugün için) ne şefaatçilerimiz vardır, ne de candan sıcak bir dostumuz...
DİYANET :
“İşte bu yüzden bizim şefaatçilerimiz yok.”
DİYANET VAKFI :
(100-101) Şimdi artık bizim ne şefaatçilerimiz var, ne de yakın bir dostumuz.
DİYANET İSLERİ :
Orada putlarıyla çekişerek: "Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi Alemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; bizi saptıranlar ancak suçlulardır; şimdi şefaatçimiz, yakın bir dostumuz yoktur; keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak" derler.
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
Bak şimdi bizim için ne şefaatciler var
ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
Bak şimdi bizim için ne şefaatçiler var,
GÜLTEKİN ONAN :
"Artık bizim için ne bir şefaatçi var."
H. BASRİ ÇANTAY :
Artık bizim için ne şefaatçiler (den bir kimse),
FİZİLAL :
Şimdi bizim bir şefaatçimiz yok.
İBNİ KESİR :
Şimdi bize şefaat eden kimse yoktur.
MUHAMMET ESED :
Ama şimdi ne bir arka çıkanımız var,
Ö NASUHİ BİLMEN :
(100-101) «Artık bize ne şefaat edicilerden var. Ne de yakın bir dost var.»
TEFHİMÜL KURAN :
«Artık bizim için ne bir şefaatçi var,»
SÜLEYMAN ATEŞ :
"Şimdi artık bizim ne şefâ´atçilerimiz var",