A. GÖLPINARLI :
Belki de şaştın sen ve alay eder onlar da.
ADEM UĞUR :
Hayır, sen şaşıyorsun. Halbuki onlar alay ediyorlar.
ALİ FIKRİ YAVUZ :
Doğrusu (Ey Rasûlüm, Allah’ın kudretini ve öldükten sonra dirileceklerini inkâr etmelerine) sen şaştın. Onlar ise, seninle (ve taaccüb edişinle) alay ediyorlar.
BEKİR SADAK :
Evet; sen onlara sasiyorsun, onlar da seni alaya aliyorlar.
CELAL YILDIRIM :
Ne var ki sen onlara (onların
DİYANET :
Hayır, sen (onların hâline) şaştın, onlar ise alay ediyorlar.
DİYANET VAKFI :
Hayır, sen şaşıyorsun. Halbuki onlar alay ediyorlar.
DİYANET İSLERİ :
Evet; sen onlara şaşıyorsun, onlar da seni alaya alıyorlar.
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
Fakat sen taaccüb ettin onlar eğleniyorlar
ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
Fakat sen hayrettesin, onlar ise alay ediyorlar.
GÜLTEKİN ONAN :
Hayır, sen (bu muhteşem yaratışa ve onların inkarına) şaşırdın kaldın; onlar ise alay edip duruyorlar.
H. BASRİ ÇANTAY :
Belki sen (Habîbim) teaccüb etdin. Onlar da (bu teaccübünden dolayı) eğlenirler,
FİZİLAL :
Ey Muhammed! Evet; sen onlara şaşıyorsun, onlar da seninle alay ediyorlar.
MUHAMMET ESED :
Hayır, sen hayranlık ve şaşkınlık duyarken onlar (yalnızca) alay ederler;
Ö NASUHİ BİLMEN :
(12-14) Evet. Sen taaccüp ettin. Onlar ise istihzâda bulunurlar. Ve onlara nasihat verildiği zaman, düşünüp nasihat kabul etmezler. Ve bir mûcize gördükleri vakit de onunla istihzâ eder dururlar.
TEFHİMÜL KURAN :
Hayır, sen (bu muhteşem yaratışa ve onların inkarına) şaşırdın kaldın; onlar ise alay edip duruyorlar.
SÜLEYMAN ATEŞ :
Hayır sen (bu muhteşem kudrete) hayran kaldın; onlarsa (seninle) alay ediyorlar.
ŞABAN PİRİŞ :
Belki sen buna hayret ediyorsun, onlar da alay ediyorlar.