Fe keferû bih(bihî), fe sevfe ya’lemûn(ya’lemûne).
A. GÖLPINARLI :
Derken kitap geldi de inanmadılar ona, yakında ne olacaklarını bilecekler.
ADEM UĞUR :
İşte şimdi onu inkâr ettiler. Ama ileride bileceklerdir!
ALİ FIKRİ YAVUZ :
Fakat şimdi onu, (Peygamber’i ve Kur’an’ı) inkâr ettiler. Artık ileride (başlarına gelecek azabı) bileceklerdir.
BEKİR SADAK :
Boyleyken O´nu inkar ettiler. Ama bileceklerdir.
CELAL YILDIRIM :
(Kitap indirilince) onu red ve inkâr ettiler. İleride (bu dönekliğin sonunun nereye varacağını) bileceklerdir.
DİYANET :
Fakat (kitap gelince) onu inkâr ettiler. Yakında (sonlarının ne olacağını) bilecekler.
DİYANET VAKFI :
İşte şimdi onu inkâr ettiler. Ama ileride bileceklerdir!
DİYANET İSLERİ :
Böyleyken O'nu inkar ettiler. Ama bileceklerdir.
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
Fakat şimdi ona küfrettiler, artık ileride bilecekler
ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
Fakat şimdi O´nu inkar ettiler, artık ileride bilecekler.
GÜLTEKİN ONAN :
Fakat (kitap gelince) ona küfrettiler; yakında bileceklerdir.
H. BASRİ ÇANTAY :
Şimdi ise ona (inanmayıb) kâfir oldular, ileride (küfürlerinin akıbetini) bileceklerdir ya.
FİZİLAL :
Ancak o uyarıyı inkâr ettiler, yakında inkârlarının sonucunu bileceklerdir.
İBNİ KESİR :
Sonunda O´na küfrettiler, ama ilerde bileceklerdir.
MUHAMMET ESED :
Ama (işte bu ilahi kelam önlerine konulduğu halde,) onu kabul etmeye yanaşmıyorlar! Ama zamanla (reddettikleri şeyin ne olduğunu) öğreneceklerdir:
Ö NASUHİ BİLMEN :
(170-171) Fakat şimdi O´nu inkar ettiler. Artık ileride bileceklerdir. Celâlim hakkı için (peygamber) gönderilmiş kullarım için Bizim bir sözümüz geçmiştir.
TEFHİMÜL KURAN :
Fakat (kitap gelince) onu tanımayıp küfrettiler; yakında bileceklerdir.
SÜLEYMAN ATEŞ :
Ama o uyarıyı inkâr ettiler, yakında (inkâr etmelerinin sonunun nasıl olacağını) bileceklerdir.
ŞABAN PİRİŞ :
Şimdi ise O’nu inkar ettiler. Ama bilecek onlar.