A. GÖLPINARLI :
Derken inandılar da onları muayyen bir zamana dek yaşattık, geçindirdik.
ADEM UĞUR :
Sonunda ona iman ettiler, bunun üzerine biz de onları bir süreye kadar yaşattık.
ALİ FIKRİ YAVUZ :
Nihayet (Yunus peygamberin gaybubetinde azab gören kavmi) ona iman ettiler de onları ömürlerinin sonuna kadar geçindirdik.
BEKİR SADAK :
Sonunda ona inandilar, bunun uzerine Biz de onlari bir sureye kadar gecindirdik.
CELAL YILDIRIM :
Onlar da artık Ona imân ettiler. Bu sebeple biz de onları bir süreye kadar yararlandırıp geçindirdik.
DİYANET :
Nihayet onlar iman ettiler. Biz de onları bir süreye kadar geçindirdik.
DİYANET VAKFI :
Sonunda ona iman ettiler, bunun üzerine biz de onları bir süreye kadar yaşattık.
DİYANET İSLERİ :
Sonunda ona inandılar, bunun üzerine Biz de onları bir süreye kadar geçindirdik.
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
O vakıt ona iyman ettiler de onları bir zamana kadar istifade ettirdik
ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
O zaman iman ettiler de onları bir zamana kadar yararlandırdık.
GÜLTEKİN ONAN :
Sonunda ona inandılar, biz de onları bir süreye kadar yararlandırdık.
H. BASRİ ÇANTAY :
Nihayet ona îman etdiler de kendilerini bir zamana kadar geçindirdik.
FİZİLAL :
İnandılar, biz de onları belli bir süreye kadar geçindirdik.
İBNİ KESİR :
Nihayet ona inandılar, Biz de onları bir süreye kadar geçindirdik.
MUHAMMET ESED :
Onlar, (bu defa ona) inandılar; bunun üzerine Biz, verilen süre zarfında onlara mutlu bir hayat yaşattık.
Ö NASUHİ BİLMEN :
(147-148) Ve O´nu yüz bin ve daha artar olana (böyle bir kavme peygamber) gönderdik. Nihâyet imân ettiler, artık onları bir müddete kadar geçindirdik (faidelendirdik).
TEFHİMÜL KURAN :
Sonunda ona iman ettiler, biz de onları bir süreye kadar yararlandırdık.
SÜLEYMAN ATEŞ :
İnandılar, biz de onları bir süreye kadar geçindirdik.
ŞABAN PİRİŞ :
Ona iman ettiler, biz de onlara bir süreye kadar geçimlik verdik.