Fe akbele ba’duhum alâ ba’dın yetesâelûn(yetesâelûne).
A. GÖLPINARLI :
Bir kısmı, bir kısmına döner de birbirlerine sorarlar.
ADEM UĞUR :
İşte o zaman, birbirlerine dönerek (dünyadaki hallerini) soracaklar.
ALİ FIKRİ YAVUZ :
Derken (cennet ehli olanlar) birbirleriyle konuşurlar.
BEKİR SADAK :
Birbirlerine donup sorarlar:
CELAL YILDIRIM :
Birbirlerine yönelip sorarlar;
DİYANET :
Derken birbirlerine yönelip sorarlar.
DİYANET VAKFI :
İşte o zaman, birbirlerine dönerek (dünyadaki hallerini) soracaklar.
DİYANET İSLERİ :
Birbirlerine dönüp sorarlar:
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
Derken ba´zısı ba´zısına dönmüş soruyorlardır:
ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
Derken birbirlerine dönmüş soruşuyorlar.
GÜLTEKİN ONAN :
Böyleyken, kimi kimine yönelmiş olarak, birbirlerine soruyorlar:
H. BASRİ ÇANTAY :
(Ehl-i cennetden) kimi kimine dönüb sorarlar.
FİZİLAL :
Cennet ehli birbirine dönmüş sorarlar.
İBNİ KESİR :
Bir kısmı bir kısmına dönerek soruştururlar.
MUHAMMET ESED :
Hepsi dönüp (geçmiş hayatları hakkında) birbirlerine sorular soracaklar.
Ö NASUHİ BİLMEN :
(50-51) Onların (o ehl-i cennetin) bazıları bazılarına karşı teveccüh ederek soruşturmaya başlarlar. Onlardan birisi der ki: «Benim (dünyada iken) muhakkak bir arkadaşım var idi.»
TEFHİMÜL KURAN :
Böyleyken, kimi kimine yönelmiş olarak, birbirlerine soruyorlar:
SÜLEYMAN ATEŞ :
Bunlar birbirine dönmüş soruyorlar:
ŞABAN PİRİŞ :
İşte o zaman birbirlerine dönerek (dünyadaki hallerini) soracaklar: