Ve akbele ba’duhum alâ ba’dın yetesâelûn(yetesâelûne).
A. GÖLPINARLI :
Ve bir kısmı, bir kısmına yönelir de, birbirlerini sorumlu sayarlar.
ADEM UĞUR :
(İşte bu duruma düştükleri vakit) onlardan bir kısmı, diğerlerine yönelir, birbirlerini sorumlu tutmaya çalışırlar.
ALİ FIKRİ YAVUZ :
Onlar birbirlerini suçlayıb çekişirler.
BEKİR SADAK :
Birbirlerine donup sorusurlar.
CELAL YILDIRIM :
Birbirlerine yönelip soruşturmaya başlarlar:
DİYANET :
Birbirlerine yönelip sorarlar (çekişirler).
DİYANET VAKFI :
(İşte bu duruma düştükleri vakit) onlardan bir kısmı, diğerlerine yönelir, birbirlerini sorumlu tutmaya çalışırlar.
DİYANET İSLERİ :
Birbirlerine dönüp soruşurlar.
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL):
Ve ba´zısına dönmüş soruyorlardır:
ELMALILI M. HAMDİ (SADE.) :
Birbirlerine dönmüş soruşuyorlar:
GÜLTEKİN ONAN :
Kimi kimine yönelmiş olarak birbirlerine soruyorlar:
H. BASRİ ÇANTAY :
Onlardan kimi kimine yönelib birbirini mes´ûl tutmıya kalkışırlar.
FİZİLAL :
Onlardan kimi kimine yönelip birbirini mesul tutmaya kalkışırlar.
İBNİ KESİR :
Bir kısmı bir kısmına dönerek soruştururlar.
MUHAMMET ESED :
fakat (çok geç kaldıklarından) birbirlerine dönüp bakacaklar ve birbirlerinden (geçmiş günahlarının yükünü hafifletmelerini) isteyecekler.
Ö NASUHİ BİLMEN :
(26-27) Hayır. Bugün onlar (zelilâne bir halde) teslimiyette bulunmuş kimselerdir. Ve onların bazıları bazılarına yönelerek muhasemede bulunurlar.
TEFHİMÜL KURAN :
Kimi kimine yönelmiş olarak birbirlerine soruyorlar:
SÜLEYMAN ATEŞ :
Birbirlerine döndüler, soruyorlar.
ŞABAN PİRİŞ :
Birbirlerine dönüp sitem ederler, sorarlar.